Alman Film Müzesi
Merhaba;
Yazılarımı takip edenler, hatırlayacaklardır; Frankfurt’a ilk taşındığımızda “Almanya’da Yeni Bir Başlangıç” isimli bir yazı yazmıştım. O yazımda kısaca size Frankfurt’u tanıtmaya çalışmış ve Frankfurt’un sosyal ve kültürel yaşamına da değinmiştim. Frankfurt’un finans ve ticaret merkezi olmasının yanı sıra sanatın ve kültürün merkezi de olduğundan bahsetmiştim. Bu şehirde 37 tane müze olduğunu yazmıştım.
O yazımın üzerinden tam iki yıl geçti. 2019’da Frankfurt’a taşındığımızda taşınma ve yerleşme sürecinden sonra tüm müzeleri dolaşma kararı almıştık. Gezegenimizin insanlık için bir salgın planı olduğunu hesap edemedik ve o sene her yer gibi müzeler de kapandı. Yeni yeni normale dönmeye başladığımız şu günlerde müzeler yeniden Frankfurt’ta açılmaya başladı, biz de verdiğimiz kararı eyleme dökmenin zamanı olduğunu düşündük ve müze ziyaretlerimize başladık. Bu yazımda sizlere, müze ziyaretlerimizin ilk durağı olan Alman Film Müzesi ’nden (German Film Museum / Deutsches Filmmuseum) bahsetmek istiyorum.
Alman Film Müzesi Hakkında
Her şey, aslında gölge oyunları ile başladı… Hacivat ve Karagöz’ü herkes bilir. Diyeceksiniz ki; Hacivat ve Karagöz’ün sinema ile ne alakası var. Fakat gölge oyunlarının sinemanın ilk basamaklarından biri olduğunu bu müzede şahsen gözlerimiz ile gördük ve deneyimledik. “Nasıl deneyimlediniz?” sorusunun cevabını ise yazımın ilerleyen kısımlarında açıklayacağım. Frankfurt’ta yer alan Alman Film Müzesi, size günümüz sinemasının nasıl meydana geldiğini daha bebek adımlarından itibaren görmemizi sağlıyor… Sinema estetiğini ve etkisini birden fazla biçimde anlatan bir müze.
Şöyle ki; kendi gözlerimizle bir nesneyi görmek ile bir cismi kendi gözlerimizle görüyormuş gibi görmek ayrıdır. Biraz karmaşık bir cümle olduğunun farkındayım; ama televizyonda veya sinemada bir film izlerken zaten kendi gözünüzle o nesneleri görüyormuş gibisiniz. İşte, bunu izleyiciye yansıtmak çok zordur. Yani, bir kamera merceğinden insanın kendi gözü gibi görmesinden bahsediyorum.
Bizler, bir filmi bir veya iki saatte izleyerek hemen tüketiyoruz; ama on saniyelik bir film sahnesinin bile oluşması için aynı sahne onlarca veya belki yüzlerce kez çekilir. Her defasında ışık, kamera açısı ve oyuncuların o duyguyu izleyicilere yansıtabilmesi için gerçek bir ekip çalışmasına ve de donanımlara ihtiyaç duyulur. Bireysel olarak, bu gibi zorlukların farkındaydık; ama bu müzeye gidince bir nevi film setini oluşturan her bir nesneyi, film izlerken görmediğimiz onlarca emeği ilmek ilmek gördük. Bu müze, tam da bunları anlatıyor.
Alman Film Müzesi’nde Neler Var?
Bu müze, sinema tarihinin yolculuğunu geçmişten günümüze kadar anlatıyor. 1895’te sinemanın icat edilmesinden çok önceye dayanan ve günümüze kadarki tüm gelişmeleri veya aşamaları görmek mümkün. İlk projeksiyonlar, ilk kameralar, bizim çocukluğumuzda “çiçek dürbünü” olarak bildiğimiz kaleydoskoplar, ilk elektrikli sinema makinesi ilk aklıma gelenler… Bunun yanı sıra senaryoların orijinal halleri, senaryoların çizimleri, sahne tasarımları, kostümler, sinema tarihine damga vurmuş artist / aktörlerin kendi imzaladıkları orijinal fotoğraflarını da görmek mümkün. En can alıcıları ise ünlü filmlerden parçalar… Örneğin “Star Wars” filmindeki Darth Vader’ın orijinal maskesi, “Alien” filmindeki Ailen’ın orijinal maketi, Tim Burton’ın “The Nightmare Before Christmas” isimli filmindeki ana karakterin maketi gibi…
Alman Film Müzesi – Özelliği
Bu müzenin en büyük özelliği ise interaktif olması. Yani, müzede gösterilen birçok şeyi bizzat sizin de deneyimleyebileceğiniz ortamlar oluşturulmuş. Ziyaretçilere hareketli görüntü ile yoğun bir etkileşim için olağanüstü bir mekân sunuyor. Örnek olarak ışığın sahne üzerindeki etkisini görmek için etkileşimli bir stüdyo oluşturulmuş. Bu stüdyoda önceden ayarlanmış ışıkları dokunmatik ekrandan seçerek duyguyu veya gerilimi deneyimlemek mümkün. Başka bir örnek vermek gerekirse; her filmdeki müzik, diyalog ve ortam seslerini montajlayabileceğiniz ses stüdyosu da bulunmakta. Bilinen birkaç filmi bu şekilde kendinize göre ses efektlerini ayarlayabiliyorsunuz. Ayrıca kendinizin de içinde rol alabileceği üç farklı sahne var. Bu sahnelerin arkasındaki yeşil perde sayesinde üç farklı sahnede kendinizi görmek mümkün. “Film Müzesi’ne gelmişken, bu müzede bir film izlemek isterdim” derseniz eğer, bu müzede sinema salonu da var. Müzeyi dolaşmak haricinde sadece buraya film izlemek için de gelmek mümkün.
*
Sinemaya ilgisi olan okuyucularımın eğer bir gün Frankfurt’a yolu düşerse, “kesinlikle görmeden dönmeyin” diyeceğim bir yer. Biz; bu müzede hem çok güzel ve kaliteli zaman geçirdik, hem çok eğlendik, hem de çok sevdik. Bu müzeyi gezmek için bir tam günü ayırmak gerekiyor. Görülmesi gereken çok şey var çünkü… Bir tam gün yeterli olsa da müzeden ayrıldıktan sonra insanın aklı yine orada kalıyor. Ki; biz yeniden bu müzeye gitmek için plan yaptık bile… Yeni yazımda buluşuncaya dek sevgiyle kalın…
Pınar Kaya