almanyada-gocmen-yasalari-degisiyor
Almanya,  Yurtdışı Deneyimlerimiz

Almanya’da Göçmen Yasaları Değişiyor

Son yıllarda Türkiye’den Almanya’ya gelen ya da gelmeyi düşünen herkes için en çok merak edilen konular şunlar: “Vatandaşlık alabilecek miyim?“, “Almanya’da kalıcı olabilir miyim?“, “Çocuklarımın geleceği burada ne olacak?” Tüm bu soruların cevabı büyük oranda Almanya’daki göç ve vatandaşlık politikalarına bağlı. Almanya’da göçmen yasalarındaki son değişiklikler, Almanya’da yaşayan göçmenlerin geleceğini doğrudan etkileyecek nitelikte.

İşte tam da bu noktada, Almanya’da 2024 ve 2025 yıllarında tarihi bir kırılma yaşandı. Önce Olaf Scholz liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti (SPD) hükümeti, göçmen dostu yasaları hayata geçirdi. Ardından sağcı CDU lideri Friedrich Merz’in başbakanlığıyla yeni bir siyasi iklim başladı. Bu iklimde göçmenlik ve vatandaşlıkla ilgili atılan tüm adımlar tekrar gözden geçiriliyor.

Peki, bu iki yılda neler oldu? Scholz döneminde çıkan yasalar bize ne sağladı? Merz hükümeti bunları neden geri almak istiyor? Ve en önemlisi: Biz göçmenler için bu ne anlama geliyor?

Scholz Dönemi: Vatandaşlık ve Göçmenlikte Reform Dalgası

2021’de kurulan SPD-Yeşiller-FDP koalisyonu, Almanya’yı modern bir göç ülkesi olarak tanımladı. Hükümet; hem iş gücü açığını kapatmak, hem de göçmenlerin topluma entegrasyonunu kolaylaştırmak için kapsamlı yasalar çıkardı.

1. Yeni Vatandaşlık Yasası (Staatsangehörigkeitsgesetz)

Olaf Scholz hükümetinin en çok ses getiren adımlarından biri, vatandaşlık yasasında yapılan değişiklikti. Yeni yasa 2024’ün ilk çeyreğinde yürürlüğe girdi. Scholz hükümetinin getirdiği yenilikler şöyle:

  • Bekleme süresi kısaldı: Almanya’da 8 yıl yasal olarak yaşama şartı 5 yıla indirildi.
  • Çifte vatandaşlık mümkün oldu: Türk vatandaşlığından çıkmak artık gerekmiyordu. Bu özellikle Türk kökenli göçmenler için tarihi bir adımdı.
  • İyi entegrasyon gösterene erken vatandaşlık: Dil öğrenmiş, çalışıyor ve toplumla uyum içinde olanlar için bu süre 3 yıla kadar indirilebildi.
  • Çocuklar için otomatik vatandaşlık: Almanya’da doğan çocuklar, ebeveynleri 5 yıldır burada yaşıyorsa Alman vatandaşlığı kazanabiliyordu.

Bu yasa, yıllardır burada yaşayan ama “vatandaşlıktan çıkmak istemediği için” başvurmayan on binlerce Türkiye kökenli göçmen için kapıları araladı.

2. Yeni Göçmenlik Yasası (Fachkräfteeinwanderungsgesetz)

Göçmenlik yasası da aynı ölçüde devrim niteliğindeydi.

  • Puan sistemi getirildi: Yaş, meslek, Almanca bilgisi ve iş teklifi gibi kriterler üzerinden puan toplanıyor, yüksek puanlı adaylara vize imkânı tanınıyordu.
  • İş arama vizesi kolaylaştı: Türkiye gibi AB dışı ülkelerden gelen bireyler, Almanya’ya iş aramak için 6-12 ay arası süreyle gelebiliyordu.
  • Diploma denkliği süreci sadeleştirildi: Almanya dışındaki diplomaların tanınması kolaylaştırıldı.
  • Meslek eğitimine gelen gençler için açık kapı: Almanya’da mesleki eğitim alan (örneğin elektrik teknisyeni, sağlık çalışanı, lojistik uzmanı) gençlere kolay oturum hakkı tanındı.

Bu düzenlemeler sayesinde sadece akademisyen değil, ara eleman ihtiyacını karşılayabilecek birçok Türkiye kökenli genç için Almanya yeni bir fırsat kapısı haline geldi.

Merz Hükümeti Döneminde Almanya’da Göçmen Yasaları Neden Değişiyor? (2025)

Almanya’da göçmen yasalarının değişim nedeni Şubat 2025’te yaşanan siyasi kırılmayla başladı. Olaf Scholz’un hükümeti güvenoyu alamayınca erken seçime gidildi ve mevcut iktidar, el değiştirerek Şubat 2025’te sağın lideri CDU’ya geçti. Friedrich Merz, seçim kampanyasında sık sık göç politikalarını “kontrolden çıkmış” olarak nitelendirmişti (Kaynak: Deutschlandfunk, 2025).

Yeni hükümet şu anda vatandaşlık ve göçmenlik yasalarını gözden geçirme sürecinde ve ilk sinyaller oldukça net. Yeni hükümetin öne çıkan 4 değişiklik planı şu şekilde:

  • Çifte vatandaşlık konusunda geri adım planlanıyor. CDU’nun geleneksel çizgisi, “tek pasaport, tek sadakat” görüşüne dayanıyor. Çifte vatandaşlık hakkının daraltılması ya da tamamen kaldırılması gündemde.
  • Vatandaşlık süresi yeniden 8 yıla çıkarılmak isteniyor. Hatta CDU’lu bazı politikacılar “daha uzun süre” önerisinde bulunuyor.
  • Göçmenlik puan sistemi daraltılabilir. Şu anki sistemin fazla esnek olduğu, düşük nitelikli kişilerin de Almanya’ya giriş yaptığı yönünde eleştiriler var.
  • Kültürel entegrasyon vurgusu artıyor. “Alman değerlerine uyum”, “anayasal sadakat”, “yaşam tarzı uyumu” gibi tartışmalı kavramlar politik söylemlere girdi.

Bu gelişmeler, göçmenlerin haklarının sadece yasalara değil; aynı zamanda siyasi iklimin rüzgârına da bağlı olduğunu gösteriyor.

Göçmenlerin Hayatı Nasıl Etkilenecek?

Şu anda Almanya’da yaşayan biz göçmenler için bu tartışmalar yalnızca teorik değil. İşte, bu sürecin etkileyebileceği başlıca alanlar:

  1. Vatandaşlık Başvurusu Yapanlar: Eğer şu anda vatandaşlık için başvurduysanız, işiniz şansınıza kalmış. Yeni hükümetin yasa değişikliklerini ne hızda geçireceği veya başvuruları nasıl etkileyeceği belirsiz ve net değil.
  2. Yeni Gelenler: Türkiye’den Almanya’ya gelmeyi planlayan nitelikli iş gücü için Merz hükümeti işleri zorlaştırabilir. Puan sistemine yeni kısıtlamalar geldiği takdirde Almanya dışından girişler azalabilir.
  3. Aile Birleşimi: Hükümet, aile birleşiminde ekonomik kriterleri sıkılaştırmayı planlıyor. Yani Almanya’daki eşin maaşı, yaşam koşulları gibi kriterler daha baskın hale gelebilir.
  4. Çocukların Durumu: Doğan çocukların vatandaşlık alması için gereken şartlar sıkılaşırsa, ikinci kuşak göçmenlerin geleceği daha da belirsizleşebilir.

Peki, Biz Ne Yapabiliriz?

Almanya’da yaşayan göçmenler olarak, elimizdeki en güçlü araçlar; bilgi, dayanışma ve hak bilincidir.

  • Vatandaşlık için geç kalmadan başvurun. Süreçler zorlaşmadan önce harekete geçmek çok önemli.
  • Dil öğrenin, meslek edinin. Sadece yasal zorunluluklar değil, sosyal aidiyet için de bu şart.
  • Haklarınızı öğrenin. Danışma merkezlerine, göçmen derneklerine başvurun. Alman bürokrasisi zor olsa da çözümsüz değil.
  • Siyasi farkındalık kazanın. Oy hakkı olan kişiler, yerel ve genel seçimlere katılmalı. Siyaset, sadece siyasetçilerin işi değil; hepimizin yaşamını şekillendiriyor. Unutulmamalıdır ki; içtiğimiz suyun kalitesinden aldığımız nefesin hava kalitesine kadar bu dünyada yaşadığımız her şey, politiktir.

Sonuç

Almanya’da hayat, sadece yasayla değil; dayanışmayla kurulur. Göç etmek, sadece fiziksel bir hareket değildir. Aynı zamanda duygusal ve toplumsal bir değişimdir. Biz Türkiye’den gelen göçmenler olarak, biz de Almanya’nın bir parçasıyız. Bu ülkeye emeğimizle, alın terimizle katkı sağlıyoruz.

Yasalar, değişebilir; hükümetler ise gelir geçer. Ama biz burada kalmaya, üretmeye ve sesimizi duyurmaya devam edeceğiz. Doğduğumuz topraklar, nasıl vatanımızsa yaşadığımız, kök saldığımız, yuvamızın olduğu ve hayatımızı kurduğumuz yer de bir o kadar vatanımızdır. Dünyanın hangi ülkesinde yaşarsak yaşayalım, aynı zamanda yaşadığımız ülkenin de bir parçasıyız. Her ne kadar Türkiye’de doğmuş olsam da bir dünya vatandaşı olarak, ben böyle düşünüyorum.

Bu sebeple bu yazıyı da hem Almanya’daki göçmen kardeşlerime, hem de Türkiye’den Almanya’ya gelmeyi düşünen dostlarıma yol gösterici olmak için yazmak istedim. Görüşlerinizi her zaman benimle paylaşabilirsiniz. Bir sonraki yazımda yeniden buluşuncaya dek sevgiyle kalın.

Pınar Kaya

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir