NESLİMİZİN SAVAŞI
Dünya’nın her yerinde insanoğlu olarak salgınla mücadele ediyoruz. Dünya Sağlık Örgütü de yaşadığımız bu salgını “pandemi (küresel salgın)” olarak ilan etmişti. “Pandemi” kelimesi, yani “pandemos” eski Yunanca’dan gelmektedir. “Pan”, “bütün” demektir; “demos” ise “insan” demektir. Yani bütün insanlığı etkileyen salgınlara verilen isimdir. Dünya tarihine baktığımızda virüslerin neden olduğu salgınlar yeni değildir. Daha önceki nesillerimiz de bu gibi salgınlarla mücadele etmiştir.
Geçmişteki Salgınlar
Örneğin Atina Salgı, tarihte bilinen ilk salgın değildir; fakat iyi bir şekilde belgelenen ilk pandemi olarak kayıtlara geçmiştir. M.Ö. (milattan önce) 426 – 429 yılları arasında, Atina devletinin dağıtılması ile son bulan Penelopez savaşı sırasında Yunanistan’da ve çevresinde görülmüştür. Hatta bu salgın M.Ö. 430 – 428 ve 427 – 426 yılları arasında iki kez daha tekrarlamıştır. Bu salgını o dönemde Roma’da yaşayan Yunanlı hekim Galen tanımlamıştır. Fakat; salgın sırasında İmparator Lucius hayatını kaybetmiştir ve Lucius Verus’un aile adı nedeni ile “Antoninus vebası” olarak da geçer. İnsanlık tarihindeki bu salgın önemlidir; çünkü diğer salgınlar gibi askeri, ekonomik ve politik sonuçlar doğurmuştur. Bu salgın bittiği sanıldığı sırada yeniden tekrarlamıştır ve hastalığa yakalananların %25’i hayatını kaybetmiştir. Toplam ölen sayısının 5 milyondan fazla olduğu tahmin edilmektedir ve bu salgın, Roma’nın askeri gücünü de düzeltilemeyecek şekilde zayıflatmıştır.
Vebaya neden “kara ölüm” de denir?
Sonra, ismini hep duyduğumuz ve kitaplara dahi konu olup da dünya klasiklerinde çokça okuduğumuz veba… Veba, bütün salgınların simgesi olarak görülür ve geçmiş tarihe bakıldığından birden fazla kez tekrarlamıştır. Vebaya neden olan patojenin doğal bulunduğu canlı “marmot” isimli bir dağ faresidir. Bu dağ faresinden pirelere ve kenelere, keneler yolu ile de insanlara bulaşmıştır. Vebaya eski zaman insanları “kara ölüm” olarak adlandırmıştır. “Kara ölüm” denmesinin nedeni, damar içinde bakteri içeren pıhtıların birikmesi sonucu dokulara oksijen gitmez. Bu nedenle de kolların ve vücudun diğer bölgelerinde siyahlaşma görülür; hastalık ilerledikçe ellerde ve ayaklarda kangren oluşarak ten rengini kararttığı için vebaya “kara ölüm” demişlerdir. Vebadan dolayı dünya genelinde 100 milyona yakın insan öldüğü tahmin edilmektedir ve insanlık tarihinde de en çok can alan bir hastalık olarak kayıtlara geçmiştir.
Koronavirüsler Ailesi
Yukarıda belirtmiş olduğum virüslerin neden olduğu bu salgınlar gibi birçok salgınlar, insanoğlunun yaşamını tehdit etmiştir. COVID-19 olarak tanımlanan bu yeni tip koronavirüsü, koronavirüsler ailesinin bir üyesidir ve 7 çeşidinden biridir. Bu koronavirüsler, birçok insanın söylediği komplo teorileri gibi insan tarafından üretilmiş bir virüs değildir. Yıllardır geçirdiğimiz soğuk algınlığı, bahar alerjisi gibi birçok hastalığa koronavirüsler sebep olmaktadır. Soğuk algınlığı ile nasıl mücadele etmeyi öğrendiysek bize “merhaba” diyen bu yeni tip koronavirüsü ile de mücadele etmeyi öğreneceğiz.
Peki, neden yeni tip? SARS virüsünü göz önüne alırsak bu virüsün de doğal yeri yarasaydı. Yarasadan bir tür vahşi kediye ve kediden de insana bulaştığı görülmüştür. Yarasada hastalık yapmayan bir virüs ile bir başka virüs olan koronavirüsü aynı anda hücre içine girerek birleşip genetik materyallerini değiştirdiğinde virüste de değişiklikler olur ve bambaşka bir virüs çıkmış olur ortaya. Böylece, yeni tip bir virüs olmuş olur. SARS’ta olduğu gibi COVID-19’da da bu değişimler oldu. Bu değişimlerin hayvan insan ilişkisinin çok olduğu yerlerde görüldüğünü bilim insanları belirtmiştir. Çin’de bu ilişki, çok daha fazladır. Çin’deki hayvan pazarlarında diğer türden hayvanlar ile birlikte tavuk gibi çok fazla tüketilen hayvanlar iç içe ve denetim olmadan satılmaktadır. SARS, MERS ve COVID-19 da bu şekilde birbirine transfer olan ve dönüşen virüslerin insana bulaşması ile ortaya çıkmıştır.
Almanya’da Sosyal Mesafeye Dikkat Ediliyor
Tüm dünyayı etkisi altına alan salgına karşı ülkeler, aldığı önlemler kapsamında birbirlerine sınırlarını kapattı. Birçok ülkede sokağa çıkma yasağı ve yaptırımlar söz konusu iken Almanya’da durum nedir? Bugün (13 Nisan 2020) itibariyle Almanya’da toplam vaka sayısı, 127,854. Tedavisi bitip de iyileşenlerin sayısı 64,300; ölenlerin sayısı ise 3,022’dir. Avrupa’da mücadelenin en başarılı olduğu ülke, Almanya’dır; en başından beri istikralı ve disiplinli bir şekilde bu salgınla mücadele edilmektedir (Almanya’da bunun merkezi Robert – Koch Enstitüsü’dür. Bununla ilgili yazımı, gelecek ay paylaşacağım).
Zaten Mart Ayı bitmeden birçok şirket evden çalışmaya geçti. İşlerimize evden devam ediyoruz. Yaklaşık 4 haftadır evdeyiz. Müzeler, alışveriş merkezleri, okullar, spor salonları, mağazalar, kuaför ve güzellik salonları gibi birçok iş yerleri kapalı durumda. Öte yandan bilindiği üzere Almanya eyaletlere bölünmüş bir Fedaral Cumhuriyet’tir ve dolayısıyla bir eyaletin aldığı karar, diğer eyaletleri bağlamayabilir. Almanya genelinde sokağa çıkma yasağı yok.
Sokağa çıkma yasağı sadece Bavyera Eyaleti’nde mevcut olmasına rağmen tüm Almanya genelinde sosyal yaşantıda kısıtlamalar söz konusu. İki kişiden fazla biraraya gelmek yasak. Aileyseniz eğer bir aileden sadece iki kişi aynı anda dışarı çıkabiliyor. Zorunlu olmadıkça da insanların dışarı çıkması istenmiyor. Sosyal yaşantıya getirilen kısıtlamalara ek olarak geçen haftadan itibaren de bu kısıtlamalara uymayanlara para cezası uygulanacağı belirtilmiştir. Federal düzeyde, yani tüm ülkede geçerli olan Enfeksiyon Koruma Yasası’nı ihlâl edenlere 25 bin Euro’ya kadar para cezası kesileceği açıklandı.
Ceza kapsamındaki diğer maddeler şöyle:
* Almanya genelinde sokağa çıkma yasağı olmasa dahi iki kişiden fazla kişinin biraraya gelmesi yasaklanmıştı. Buna uymamanın cezası, 200 Euro.
* Piknik ve mangal yapmak yasaklanmıştı. Bu cezaya uymayanlar, 250 Euro para cezasına çarptırılacak.
* Baden – Württemberg Eyaleti’nde ise ikiden fazla kişinin biraraya gelmesi ve eyalet kapsamındaki yasaklara uyulmaması durumunda 1,000 Euro’ya kadar para cezası uygulandığı belirtilmiştir.
Sosyal Mesafeye Herkes Dikkat Ediyor
Ama her şeyden önce benim dikkatimi çeken şey şu ki; insanların bilinçli olması… Almanya’da devlet yetkililerinden önce sivil halk, ilk baştan itibaren panik yapmadan kendi kendilerine önlemlerini almaya başlamışlardır ve yetkililerin tavsiyelerine de uymaktadırlar. Halkın bilinçli olmasının çok ciddi avantajı var. Örneğin kaldırımın dar olduğu yerlerde insanlar aynı anda geçmek için diretmiyor, birbirlerini bekliyor. Sosyal mesafeye herkes dikkat ediyor. Marketlere girerken de içerideki müşteri çıkmadan diğer müşteri alınmıyor ve bu nedenle market önlerinde de sosyal mesafeyi koruyarak sıra bekleniyor. Hatta market alışverişine gittiğimde sıradayken fotoğraf çekmiştim. Sizinle de bunu paylaşmak isterim.
Aşağıdaki bu fotoğrafta insanların sosyal mesafeyi koruduğunu çok net görebilirsiniz.
Market içlerinde kasa sırası da 1.5 metrelik aralarla bölünmüş durumda ve siz ödeme yaparken, bu mesafeye dikkat ederek kasa sırasında bekliyoruz. Kasiyer ile müşteri arasında da transparan bir paravan mevcut. Öte yandan marketlerdeki reyonlarda iki kişi varsa bir üçüncü de o reyondan ürün almak için ısrar etmiyor; bekliyor. Ayrıca stokçuluğun önüne geçmek için de un, makarna, şeker, vs gibi ürünlerden bir kişi en fazla iki paket alabiliyor. Tuvalet kağıdı ve mutfak havlusu gibi ürünleri de bir kişi bir paket alabiliyor. Bu kısıtlamanın olması bana göre güzel. Çünkü; insanoğlu olarak bencil varlıklarız. Acil durumlarda başkasını düşünmüyoruz. Bu uygulama ile kimsenin stok yapmasına müsade edilmiyor ve ihtiyaç sahipleri de rahatlıkla istedikleri ürünleri bulabiliyorlar.
Almanya’da Ekonomik Açıdan Alınan Tedbirler
Tabii, salgının bir de ekonomik boyutu var! Yukarıda da belirttiğim gibi her ülkede olduğu gibi birçok işyerleri kapalı durumda. Birçok fabrika üretimine ara vermiş durumda. Volkswagen, BMW gibi markalar üretimlerini geçici olarak askıya aldılar. Alman Havayolu şirketi Lufthansa, geçen hafta yan kuruluşu olan Germanwings Havayolu’nu korona krizi nedeniyle kapattığını duyurdu. Germanwings Havayolu’nun kapanmasıyla birlikte 2 bin kişi işsiz kaldı. Almanya’nın teknoloji şirketlerinden biri olan Bosch ise dünyanın ilk tam otomatik moleküler tanı testlerinden birini geliştirdi. Bu test sayesinde koronavirüsü 2,5 saatin altında bir sürede tespit edilebilecek. %95’in üzerinde doğru sonuçlar verdiği onaylanmıştır.
Almanya Hükümeti tarafından ise salgın kapsamında insanların mağdur olmaması için ekonomik yardım paketleri açıklandı. Açıklanan rakamlar, dudak uçuklatan cinsten… Almanya Başbakan Yardımcısı ve aynı zamanda Maliye Bakanı olan Olaf Scholz, Bakanlar Kurulu’nda salgının ülke genelinde etkisini hafifletmek için 750 milyar Euro’luk yardım paketi ile birlikte 156 milyar Euro’luk ek bütçenin onaylandığını ve böylelikle halkın gelir kaybının minimum seviyede tutulmasını amaçladıklarını duyurdu. 750 milyar Euro’luk yardım paketi kapsamında serbest meslek sahiplerine ve küçük şirketlere 3 ay boyunca 15 bin Euro para yardımı yapılacağı belirtildi. Ayrıca kirada oturanların salgın nedeniyle 1 Nisan 2020 – 30 Eylül 2020 arasında kiralarını ödeyemeyecek durumda olurlarsa ev sahipleri tarafından çıkartılamayacağına da karar verildi. Yani, üst yetkililer maddi yönden her türlü yardımı yapacaklarını duyurarak halkın yanında olduklarının güvencesini verdiler.
Tüm kurumlar, Alman hükümeti ile el ele vererek hareket ediyor!
Tüm Avrupa Birliği’nin finans merkezi olan Avrupa Merkez Bankası tarafından piyasaları sakinleştirmek ve salgınla boğuşan Euro Bölgesi’nin ekonomisini korumak için geçtiğimiz haftalarda 750 milyar Euro tutarında ek acil tahvil alım programı başlatıldı. Öte yandan bu olaylar Almanya’da görülmeye başladığında Alman Merkez Bankası da salgın sebebiyle insanlar panik olup kimse bankalara ve ATM’lere hücum etmesin diye 700 milyon Euro’yu tüm bankalara dağıttılar ve bankalarda da para olduğunun güvencesini halka verdiler. İçinde bulunduğumuz Hessen Eyaleti ise kısa vadede 7,5 milyar Euro ile korona kriziyle savaşmaya ayırdı. Şirketlere – küçük ya da büyük olmalarına bakılmaksızın – yardım edileceği belirtildi. Eyalet Parlamentosu tarafından 7,5 milyar Euro ile birlikte 1 milyar Euroluk ek bütçe de onaylandı. Bu bütçenin korona salgınının sağlık, sosyal ve ekonomik sonuçlarıyla başa çıkmak için kullanılması gerektiği yetkililer tarafından yine geçtiğimiz haftalarda belirtilmişti.
Bu rakamlara bakıldığında her sene bütçe fazlası veren Almanya’nın kasasında para olduğu görülmektedir. Hatta öyle ki; 9 Nisan 2020 tarihinde açıklanan verilere göre dış ticarette yine fazla vermişler. Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) tarafından açıklanan bu verilere göre, ülkede mevsimsellikten ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracatta Şubat’ta Ocak Ayına kıyasla %0,9’luk düşüş beklemelerine rağmen ihracatın %1,3 arttığı belirtildi. Yani, dış ticaret fazlası 18,7 milyar Euro’dan 21,6 milyar Euro’ya yükselmiş oldu.
Sonuç
Bu yazımı, yukarıdaki rakamlara benzer rakamların kendi ülkemde de açıklandığını belirterek bitirmek isterdim. Fakat; halka yapılacak yardımın yine halktan toplanacak yardım paralarıyla yapılacağı haberinden başka somut bir adım maalesef göremedim. Sizi bilemem; ama benim için gerçekten üzücü… Bir sonraki yeni yazımda buluşuncaya dek sağlıkla kalın; taşıyıcı olabilme potansiyelini göz önünde bulundurarak ve bilinçli bir şekilde hareket ederek sosyal mesafeyi lütfen koruyun!
Pınar Kaya
* Kaynak 1: Popular Science, Nisan 2020/04