
Almanya’da Kadın Olmak
Son yıllarda ülkemizde kadın cinayetleri, şiddet, cinsel istismar artmış durumda ve 21. Yüzyılda olmamıza rağmen birçok şeyde olduğu gibi bu konuda da bir çözüme ulaşamadık. Bu konu, adeta toplumumuzun kanayan yarası haline gelmiş durumda. Sadece Ocak 2021’de 23 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Geçtiğimiz dönemlerde de gördük ki; suçu işleyenin saçma sapan açıklamaları yetkili makamlarca kabul edilerek serbest bırakılıp işlediği suç yanına kar kalıyor. Dolayısıyla son zamanlarda ülkemde yaşanan bu olaylar, bu ayki yazımın da şekillenmesine vesile oldu. O yüzden, bu yazımda sizlere Almanya’da Kadın Olmak ile ilgili izlenimlerimi anlatmak istiyorum.
*
“İçime cin kaçtı, o yüzden tecavüz ettim.”, “O da kırmızı ruj sürmeseymiş.”, “Gece yarısı sokakta ne işi varmış.”, “Şeytana uydum; ama işim yarım kaldı.” diyerek çağ dışı ve akıl tutulması sözleri sarf edenleri serbest bırakan yetkili kişilerin de nasıl bir ruh hali içinde olduğunu anlamak mümkün değil. Böyle bir ortamda insan kendini nasıl güvende hisseder? Hissedemiyor; çünkü arkasında onu koruyacak güçlü bir hukuk sisteminin olmadığını biliyor!
*
Hal böyleyken 11 Mayıs 2011’de Sayın Cumhurbaşkanı ve eşi tarafından İstanbul’a davet edilen ülke temsilcileriyle birlikte İstanbul Sözleşmesi, ülkemizde imzalanmıştı. Belli bir kesim, bu sözleşmeyi bilerek ve de trajikomik bir şekilde ilgili sözleşmenin tek bir maddesini bile okumadan, bilgi sahibi olmadan çarpıttı. Eğer ki; sözleşmeyi okumuş olsalardı uydurdukları bahanelerinin ne kadar komik ve gerçekle alakası olmadığını görürlerdi. Lakin toplumumuzun en büyük sorunlarından bir diğeri de okuma alışkanlığının olmaması değil midir? O halde, Almanya’da Kadın Olmak nasıl? Gelin, hep birlikte inceleyelim…
Almanya’da Kadın Olmak Güvenli mi?
Almanya’da bir kadın olarak evet, kendimi fazlasıyla güvende hissediyorum. Nedenlerimi ise şöyle sıralayabilirim:
- Çünkü kimse benim giyimime, saçımın tipine, rujumun veya ojelerimin rengine, fikirlerime, dilime, dinime, ırkıma bakarak yargılamıyor.
- Çünkü Almanya’da cinsiyet eşitliği, anayasanın temel ilkelerinden biridir.
- Yok, şort giymişim; yok, gece geç saatte dışarıya çıkmışım… Çünkü kimsenin haddine değil, bunu sorgulamak veya bunu bahane ederek saldırmak!
- Çünkü Almanya’da beni koruyan yasaların olduğunu bilmek ve adalete güvenmek bile bana huzur veriyor; ülkemde yasalara güvenmek bile lüks haline gelmişken üstelik…
- Çünkü herhangi bir durumla karşılaştığımda ve polisi aradığımda beni koruyacaklarını ve de suçlunun ceza alacağını biliyorum. (Not: Almanya’da 110 numaralı telefondan polise ulaşabilirsiniz.)
- Çünkü toplum eğitimli ve bilinçli. Toplumun eğitimli ve bilinçli olması demek, insanların birbirlerinin haklarını gözetmeleri demektir.
- Çünkü Almanya’da “Kadına Yönelik Şiddet Örgütü” nün olduğunu ve bunları aradığım takdirde de bana yardımcı olacaklarını biliyorum. (Not: Bu örgütün telefon numarası ise 08000 116 016’dır. Almanca bilmeyen mağdurlara Türkçe destek de verilmektedir.)
- Çünkü tüm bunların yanında şiddet hakkında soruşturma başlatmakla yükümlü ve üstelik ücretsiz olarak hizmet veren merkezlerin de olduğunu biliyorum. Bu merkez, “Opfervereins Weisser Ring” ismiyle bilinen, mağdurlara yardım eden bir merkezdir. (Not: Bu merkezin telefon numarası ise 116 006’dır.)
- Çünkü çalışan ve de hamile bir kadınsam eğer yasalar tarafından yine korunduğumu biliyorum. Hamileler için özel doğum izni bulunmakta. Bu izin sadece anneler için değil, babalar için “ebeveyn izni” bulunmaktadır. Bu izin bittikten sonra işinizi kaybetmiyorsunuz ve işinize kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.
*
Yani, bu maddeleri tek cümle içinde kısaca özetlersem şunu söyleyebilirim: Almanya’da devlet, iyi gün dostu değil; kötü gün dostu! Türkiye’de de yukarıdaki maddelerde saydığıma benzer kadın sığınma merkezi var. Aklıma ilk gelen bu merkez, birçoğumuzun bildiği gibi Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’dır. Fakat yasalar ve yaptırımlar yeterli olmadığı için bu ve bunun gibi merkezlerin bir önemi kalmıyor ve ister istemez, kendinizi güvende hissetmiyorsunuz.
Avrupa’dan önce kadınlara hak ettiği değeri veren ilk ülkelerden biri olan Türkiye’nin bugünlerde kadınları değersizleştirmeye ve haklarını gasp etmeye yönelik bir çaba içinde olmaları, aslında ataerkil değil de anaerkil olan Türk milletine yakışmıyor. Acı verici, üzüntü verici ve de bir insanlık suçu! Çoğu Arap ülkesi, Atatürk’ün Türk kadınına yüz yıl önce verdiği hakları günümüzde daha yeni veriyor. Aslında “veriyor” demek de yanlış olur. Kadınlar, eylem veya protestolarla haklarını mücadele ederek alıyorlar.
Sonuç
Başka bir ülkede hayat kuralı, üç yıl oldu ve hatta üçüncü yılımız da dolmak üzere… Bu süreçte ülkemde çok fazla hemcinsim katledildi ve uzaklarda da olsam onların acısını yüreğimin derinliklerinde hissettim; hissetmeye de devam ediyorum. Bunları gördükçe bir kadın olarak daha da güçlü olmamız gerektiğini, her alanda daha fazla var olmamız gerektiğini, bir kadının kendi ayakları üstünde durmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Ulu Önderimiz Atatürk’e bir kadın olarak ne çok şey borçlu olduğumuzu bir kez daha görüyorum. Bedenen o ülkede olamasam da hakları için mücadele eden tüm kadın arkadaşlarımın yanındayım!
Ek olarak, kadına şiddet ile ilgili başka bir yardım merkezinin linkine buradan ulaşabilirsiniz. Bir sonraki yazımda ise aile içi şiddet mağduru kadınların Almanya’da sahip olduğu haklardan bahsetmek istiyorum. O zamana kadar sağlıkla ve sevgiyle kalın…
Pınar Kaya

