İsyan
31 Mart Ayaklanması ve Hareket Ordusu
Bu hafta, sizlere Turan Akıncı’nın “İsyan” isimli kitabını tanıtmak istiyorum. Turan Akıncı’nın ilk yayınlandığı “Selanik” isimli kitabından itibaren gerek kitaplarıyla, gerekse de sosyal medyadaki yazılarıyla onu ilgiyle takip eden bir okuyucusuyum (Turan Akıncı’nın diğer kitaplarını da ilerleyen zamanlarda tanıtacağım).
İsyan Konusu
Bu kitap, geçmiş tarihimizde yaşanmış 31 Mart isyanını ayrıntıları ile birlikte anlatmaktadır. Osmanlı İmparatorluğunda anayasal monarşi rejiminin ilk dönemi Sultan II. Abdülhamit döneminde ilan edilen I. Meşrutiyet’tir. 1876 Anayasası olarak da bilinen Kanun-i Esasi, aslında padişahın egemenlik haklarına bir kısıtlama getirmiyordu. Aradan geçen zaman içinde gelişen olaylar neticesinde 24 Temmuz 1908’de ve yine Sultan II. Abdülhamit döneminde II. Meşrutiyet ilan edildi.
Meşrutiyet ile birlikte “hürriyet” ve “özgürlük” kavramları da ortaya çıktı. Fakat; meşrutiyete karşı o dönemin insanlarının hepsi aynı kanaatte değildi ve toplum içinde ayrışma meydana geldi. Dolayısıyla; 31 Mart ayaklanması, bazı kesim için bir bahane oldu. Askerlerin arasında başlayan ayaklanmaya şeriat isteyen hocalar da dahil oldu. 31 Mart Vakası; 12 gün süren, çok yönlü ve bir merkez tarafından aylar öncesinden planlanmış bir ayaklanmadır ve öyle ki; bu isyanın içinde bazı yabancı ülkelerin de parmağı vardır.
Kitabı okurken 15 Temmuz gecesi yaşananlarla da birçok benzerlikler göreceksiniz. “Tarih, tekerrürden ibarettir.” diye klişeleşmiş bir söz vardır. 31 Mart ile 15 Temmuz’un sadece zamanları farklı; fakat amaçları ve başrol oyuncuları birbirinize çok yakın. Tarihi yeniden tekrar etmek yerine, geçmişten ders almayı öğrenebilmiş olsaydık eğer belki de 15 Temmuz’u hiç yaşamamış ve can kaybetmemiş olacaktık.
Turan Akıncı’nın bu değerli kitabı da diğer “Selanik”, “Sürgün”, “Suikast”, “Beyoğlu” isimli kitapları gibi her kütüphanede olması gereken kaynak kitaplardan birisidir. Turan Akıncı’nın her kitabı, özenle hazırlanan başucu kitaplarıdır. Dili, her okuyucuya hitap eden ve okuyucuyu boğmayacak yalınlıktadır. Kendisiyle 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda bizzat tanışmış olmaktan dolayı şanslıyım. Türkiye’ye geldiğimde yeniden karşılaşma şansım olur umarım.
Bir sonraki yazımda yeniden buluşuncaya dek sevgiyle ve sağlıcakla kalın…
Pınar Kaya