abim-deniz
Kitap Tavsiyelerim

Abim Deniz

…Bugün savunmamız bitti. Mahkeme kararı 9 Ekim günü açıklanacak. Benim için bu kararın fazla bir önemi yok. Önemli olan, tarihin vereceği karar. Bundan da en ufak bir şüphem yok ki; tarih bizi beraat ettirecektir…”

Bu hafta, ülkemizin değerli isimlerinden ve sevdiğim gazeteci Can Dündar’ın Abim Deniz isimli kitabından bahsetmek istiyorum. Aramızdan ayrılalı uzun zaman olsa da O, kuşaktan kuşağa hep anlatıldı ve anlatılmaya da devam ediyor. O, hepimizin gönlünde yer etti. Binlerce kişinin isminde yaşamaya, gönüllerimizde yaşamaya devam ediyor. 1 Ekim 1971’de, ölümünden 1 sene 8 ay önce söylediği yukarıdaki bu sözlerde ne kadar haklı olduğunu, tarihin onları beraat ettirdiğini ve aslında yaşadıklarını görüyoruz.

Abim Deniz – Kitap Konusu

Kimden bahsettiğimi tahmin etmişsinizdir: Deniz Gezmiş… Bu zaman zarfında gerek 12 Mart ve 12 Eylül dönemi hakkında, gerekse de Deniz Gezmiş hakkında birçok kitap yazıldı. Birçoğunu da okumaya çalıştım. Fakat; hiçbirisi Can Dündar’ın “Abim Deniz” isimli kitabı kadar çarpıcı ve titiz değil bana göre. Öylesine titiz çalışmanın bir sonucu ki; Can Dündar’dan başka kimse böylesine değerli bir kitap çıkartamazdı ortaya… Bu konuyla ilgili bu zamana kadar ortaya çıkan kitapların bu anlamda “zirve noktası” desek yanlış olmaz sanıyorum. İki sevdiğim insan… Hem Can Dündar, hem de Deniz Gezmiş, kardeşi Hamdi Gezmiş’in anlatımıyla bir kitapta buluşup kütüphanemin baş köşesine oturmuşlar.

Kitabın ilk sayfasından itibaren Can Dündar’ın titiz çalışmasıyla ortaya muhteşem bir eser çıkardığını çok net görebiliyorsunuz. Kardeşi Hamdi Gezmiş’in anlattıkları, Can Dündar’ın o döneme ait olayları ve siyasal zemini ile bir araya gelmiş. Kitapta ayrıca Deniz Gezmiş’in fotoğraflarına, mektuplarına, o dönemdeki gazetelerde çıkan haberlere, babaları Cemil Gezmiş’in de mektuplarına ve kayda geçen anlatımlarına şahit oluyorsunuz. Can Dündar’ın o güçlü kalemi ve akıcı üslubu ile okumaktan ziyade, sanki Can Dündar’ın o etkileyici ve eşsiz sesiyle dinliyor gibiydim adeta…. O döneme bizzat şahit olmasak da ve yaşamasak da Can Dündar’ın anlatımı ile olayların tam da içindeymiş hissine kapılmamanız imkansız.

* * *

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve niceleri bu yolda bedenen ölse de kendilerinin de dediği gibi bir ölüp bin doğdular. Mücadelelerini, cesaretlerini, ailelerin çabasını, sistemin vicdansızlığını, yöneticilerin caniliğini, cahilliğini, yobazlığını, kinini bir kez daha okuyup hem geçmişi ve hem de bugünü yeniden yargılıyorsunuz. Verdikleri mücadelelerin ne kadar haklı olduğunu, bu ülkedeki sorunlara karşı baş kaldıranların sonunun kötü bittiğini de… Ve görüyorsunuz ki; takvim yapraklarındaki tarih değişse de zihniyet, aynı zihniyet… Ülkemizin şu anki durumu, yöneticilerin bağnazlığı, usulsüzlükler, adaletsizlikler, ayrımcılık, bölücülük, vs o dönem nasılsa şimdi de aynı.  Acı ve gözyaşı, hep aynı ve hafiflemiyor.

Peki, ya o anneler ve o babalar? O dönemi, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının verdiği mücadeleyi nitekim okuduk da o annenin, babanın sonrasında yaşadıkları… Benim aklımdaki soru, hep şuydu: “Peki, sonra? Nasıl devam edebildiler hayatlarına?” diye… Bu kitapta buna da tanıklık ediyorsunuz. Ve kalbiniz, daha da bir paramparça oluyor. Deniz Gezmiş gibi zeki, akıllı, eğitimli insanların – imkân verilseydi eğer – ülkemizde bir yerlere geldiklerini veya yönetici olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Çok değerli şeyler çıkabilirdi ortaya ve belki de ülkemiz çok daha aydınlık bir yöne evrilebilirdi.

Sen yanmazsan,
Ben yanmazsam,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?

Diye yazmıştı bir mektubunda babasına… Kendileri, bedenen aramızdan ayrılsalar da kalplerimizde yeniden doğdu.

Sonuç

Abim Deniz isimli bu kitabı soluksuz okudum, her sayfasında düğüm düğüm olmuş boğazım ve gözyaşlarımla… Kitap bitince de çok uzun zaman hıçkıra hıçkıra ağladım, gözyaşlarım tüm bu olanlara en güzel cevaptı. Denizler için dökülen ilk gözyaşları değil bunlar ve son da olmayacak. Biliyorum ki; ne kadar yazsam da hissettiklerimi yine de tam anlatacak kelime bulmam zor. Mutlaka okunması gereken ve yakın tarihimize ışık tutan başarılı ve aydınlatıcı bir eser. Can Dündar’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum böylesine değerli bir hazineyi bizlere sunduğu için. Sevgiyle, sağlıkla ve kitapla kalın…

Pınar Kaya