Var mısın?
Merhaba;
Bu hafta, çok sevdiğim ülkemizin aydın isimlerden biri olan değerli Psikoloğumuz Doğan Cüceloğlu’nun “Var mısın?” isimli yeni çıkan kitabından bahsetmek istiyorum. Ocak 2021’de sıcağı sıcağına çıkan bu kitap, kısa sürede büyük bir kitleye ulaştı. Babacan tavrı, şeker mi şeker anlatımı ile hepimizin gönüllerine taht kuran Doğan Hocamız kitap çıkarır da biz de almaz mıyız? Hemen bir koşu, Frankfurt şehrindeki şansım olan Türk Kitabevi’ne gidip bu kitabı temin ettim ve başladım okumaya…
Var mısın İçeriği
Okumaya başladığım anda daha ilk sayfan itibaren Doğan Cüceloğlu’nun o kendine has, samimi ve sıcak üslubunu hissediyorsunuz. Nitekim, bu kitap da Deniz Bayramoğlu ile gerçekleştirdikleri söyleşinin kitaba dönüştürülmüş halidir. Kitabın en başından beri altının çizildiği konu “biz” bilinci… Birey olarak bu gezegendeki her canlı ile bir bağımız var. Dolayısıyla hepimiz bu yaşamsal döngünün bir parçasıyız ve birbirimizle etkileşim halindeyiz. Her ne kadar, bu bağı görmezden gelen insanlar olsa da… Ailemizde, mahallemizde, şehrimizde, ülkemizde, gittiğimiz her yerde ve bulunduğumuz her ortamda “biz” bilincini geliştirmenin ne kadar önemli olduğunun altı önemle çiziliyor.
Var mısın ‘dan Kısa Bir Alıntı
Kısaca kitaptan Doğan Cüceloğlu’nun anlattığı bir alıntıyı örnek olarak sizlerle paylaşmak isterim:
“Gerçek şu: Diğer insanların da benim gibi olduğunu bildiğimden hassas bir durumla karşılaştığımda, ‘Aman Doğan, dikkat et!’ diyorum, ‘Şu an içinde bulunduğun durumun farkında ol.’ Çünkü karşımdaki insanın doğasında kötülük yapabilecek bir güç var. ‘Farkına var bunun. Üstelik sen de kötülük yapabilecek birisin.’
Demek ki şu bakış açısı da önemli; ‘Karşıdakini kötü görüyorsun ama sen ne kadar iyisin? Geçmişte belli durumlarda sen de aynısını yaptın. Şu anda da bu karşındaki insan yapıyor. Yargılama. Onun yerine bir bak bakalım bu durumu düzeltecek bir şey yapabilecek misin?’
Ben artık böyle bir durumla karşılaştığımda, ‘Merhaba arkadaşım, görüyorum ki bunalmışsın, öfkelisin; besbelli ki biri hak etti o küfrü, senin için ne yapabileceğimi söyle,’ diyebilecek durumda hissediyorum kendimi. Her zaman değil ama çoğu kere. Neden? Çünkü anladım ki yaşam bir ekip işidir. Kader kısmet işte, bir bakıyorsun problem yaşadığın o adamla bir ekip oluşturmuşuz. ‘Senin yaptığın yanlış, böyle şey olur mu? Sana yakışmıyor,’ demek yerine, ‘Aynı durumda olsan sen de yapardın aynı şeyi,’ diyebiliyorum kendime.”
* * *
Yukarıda da gördüğünüz gibi “Hayat” denilen bu yolculuğu keşfetme sürecini, bizi, yani biz insanoğlunu anlatırken kendi hayat hikayesine de tanıklık ediyorsunuz; yaşadığı kırgınlıkları, umutsuzlukları, kendisiyle yüzleşmesi, acıları, hayat mücadelesi, hayatı sorgulaması, her şey…
Doğan Cüceloğlu’nun anılarına ve kendi yaşadıklarına tanıklık ederken bir yandan toplumumuza dair yanlışları veya olması gerekenleri görürken kendinizle de yüzleştiğiniz bir kitap. 317 sayfadan oluşan bu kitabın her bir sayfası, dolu dolu ve o kadar çok ders alınması gereken noktalar var ki… Her satırını, her bir sayfasını defalarca okuyup hatmederek, hazmederek, sorgulayarak, notlar alarak kitabı incik cıncık ettim diyebilirim. Her kitabı gibi bu kitabında da toplum içinde farkına varmadığımız durumların aslında ne kadar önemli olduğunu bizlere başından geçen olaylarla birlikte anlatıyor.
Sonuç
Doğan Cüceloğlu ile ilk tanışmam, “-Mış Gibi Yaşamlar” isimli kitabıyla olmuştu. Daha dün gibi hatırlıyorum; liseye yeni başlamıştım bu kitabı okuduğumda. O kitap, ruhuma ve duygularıma tercüman olmuştu. Üniversiteye başladığımda da şanslıyım ki; okulumuza seminer vermek için gelmişti. Canlı canlı sohbetine tanıklığım da üniversite yıllarında oldu. Sonra birkaç kez seminerine yine denk geldiğim olmuştu. En son, 2016 yılında ve bu sefer eşimle Doğan Cüceloğlu’nun seminerine katılmıştık. Kütüphanemden kitaplarını eksik etmediğim, her çıkan kitabında kendimden bir şeyler bulduğum, ufkumu açan, hayatıma yeni anlamlar katan ülkemizin eli öpülesi bir değeridir; Doğan Cüceloğlu.
Kitapta on dört bölüm var; her bölümün başlangıcında can alıcı noktalar, bölüm içlerinde dipnotlar, bölüm sonlarında da yine bir nevi özet niteliğinde küçük sırlar var. Kişisel gelişim ile ilgili kitapları seviyorsanız ve yeni bir kitap arayışı içindeyseniz bu kitabı alıp okumanızı öneririm. Yazıma son verirken yine kitaptan bir alıntı ile bitirmek isterim. Doğan Cüceloğlu’na göre “Dikkat etmemiz gereken dört insan tipi” ni öğrenmeye “Var mısın?”
- Yaşam coşkusu olmayan, makineleşmiş insan
- “Benim gibi düşünmez ve duymazsan sende bir bozukluk vardır,” tavrı içinde olan insan
- Kendisini hesaba katmayan, “Sen ne olmamı istersen onu olurum,” tavrı içinde olan insan
- Duygularını yönetemeyen, aksine duyguları tarafından yönetilen insan
Sevgiler,
Pınar Kaya