Dorian Gray’in Portresi
“Toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar, topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır.”
“Güzel şeylerden çirkin anlamlar çıkaranlar, hoş olmaksızın bozulmuş kimselerdir.”
“Geçmişin tüm cazibesi, geçmişte kalmış olmasıdır.”
Nasıl da yıllar yıllar geçse de insanın ruhuna dokunan sözler… Dünya Klasiklerini hep sevmişimdir. İnsanın hayatına her daim ayna tutan, insana dair çok şey anlatan, kendiyle yüzleşmesini sağlayan ve bunu da çok güzel bir anlatım diliyle sunar bizlere… Bu hafta, Dünya Klasikleri’nin meşhur eserlerinden biri olan bir kitaptan bahsetme istiyorum. Bu kitap, Oscar Wilde’ın 1891 yılında yayımlanan Dorian Gray’in Portresi adlı kitabıdır. “Dorian Gray’in Portresi” isimli roman, Oscar Wilde’a ait yayımlanan tek bir romandır.
Kitapta bence sadece bir konu değil, birden fazla konu işlenmiş. Felsefi bir roman olduğu söylenmektedir. Her ne kadar felsefi roman olarak geçse de sanat ve psikoloji gibi iki ayrı konu, bir arada işlenmiştir. Bir insan, kendi portresini görüp de kıskançlık duygusu hisseder mi? Hissedermiş! Kendisi yerine bu portrenin yaşlanmasını diler mi? Dilermiş! İnsanın kendi kendisiyle yüzleşmesini, vicdan, merhamet gibi duygular ile kibir, umursamazlık, bencillik ve nefsin savaşı…
Bunların yazar tarafından çok profesyonel bir şekilde sembolize edildiğini ve bizlere aktarıldığını siz de göreceksiniz. Olaylar silsilesi, kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar devam ediyor. İlk başta okurken olayın gidişatını tam tahmin ettiğinizi düşünürken kurgu bambaşka bir şeye evriliyor. Tek bir düzelik ve durağanlık olmadığı için konunun sonunu tahmin edemiyorsunuz.
Dorian Gray’in Portresi Hakkında Düşüncelerim
Dorian Gray’in Portresi‘ni okurken bazı bölümlerde, çok fazla detay var. Bu detaydan dolayı bazen sıkıldığınızı hissetseniz de olayı anlayabilme açısından önemlidir. Öte yandan da heyecan verici, sürükleyici ve de etkileyici bir kitap. Ben, yazar kadar kitapları dilimize kazandıran çevirmenleri de çok değerli buluyorum. Onlar, bence gizli kahramanlar! Bende bu kitabın Can Yayınları’ndan çıkma ve çevirisini de Nihal Yeğinobalı’nın yaptığı versiyonu bulunmaktadır. Bu kitap, dilimize çok duru ve temiz bir şekilde çevrildiği için yazarın akıcı üslubunu da çok güzel bir şekilde görebiliyorsunuz.
Yazar kadar kitabı çevirenin de övgüyü hak ettiğini düşünüyorum. Yazımı sonlandırmadan önce de Nihal Yeğinobalı’ya teşekkür etmek istiyorum. Bir okuyucu olarak, bu kitabı dilimize kazandırdığı için sonsuz teşekkürler. Felsefi romanları seviyorsanız okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Sizin de tavsiye edeceğiniz kitap varsa benimle paylaşmanızdan da memnuniyet duyarım.
Sevgiler,
Pınar Kaya