Almanya’nın Afetlere Yaklaşımı
Ders Alınması Gereken Farklılıklar
Doğal afetler, dünyamızın kaçınılmaz bir gerçeği ve ülkemizde de bu defalarca yaşandı. Ülkemiz, depremlerin sık sık meydana geldiği, çoğu zaman önemli ölçüde yıkım ve can kaybıyla sonuçlanan ülkelerden de biri. Sık sık sismik faaliyetlerden sorumlu olan Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı da dâhil olmak üzere birkaç fay hattı üzerinde oturduğunu hepimiz biliyoruz. Yıllar içinde ülkemiz, 1999 İzmit depremi ve 2011 Van depremi gibi binlerce can kaybına ve büyük çaplı maddi hasara yol açan yıkıcı depremlere maruz kaldı. En son da 6 Şubat 2023’te yaşanan ve 10 ilimizi etkileyen iki ayrı büyük depremle sarsıldık.
1999 depremini de yaşayan birisi olarak, o insanların yaşadıklarını yüreğimde hissettim. Ülkemden uzakta da olsam oradaki canlarımıza ulaşabilmek, acılarına ortak olabilmek, onlara bir nebze de olsa umut olabilmek için burada tek yürek olduk. Dürüst olmak gerekirse de hala daha kendime gelebilmiş değilim. Deprem ülkemizin gerçeği iken ve birçok kez bunu acıyla deneyimlemişken hala daha ülke olarak ders almadığımızı görmek ve bu konuda bir adım dahi ileriye gitmediğimizi görmek ise canımı ayrı acıtıyor açıkçası. İhmalkârlık, tedbirsizlik, yetersiz denetim sonucu canımızın yanmasını akıl ve mantık zeminine oturtamıyorum. Üzgünüm!
İstanbul, İzmir gibi şehirlerimizde çarpık kentleşmenin ve betonlaşmanın çirkin yüzünü 6 Şubat’ta yaşadığımız depremde de gördük. Aynı çirkinliğin, aynı düzensizliğin, aynı hırsın Anadolu’nun verimli topraklarını ve tarihi kentlerini nasıl ele geçirdiğini bir kez daha gördük. Bu yazıyı yazarken üç buçuk yıl önce, Ekim 2020 yılında yaşadığımız İzmir depreminden sonra yazdığım yazı geldi aklıma. O zaman, “Halkını Birkaç Şehre Sıkıştırmayan Ülke: Almanya” isimli bir yazı yazmıştım.
Yazımda deprem gerçeğine rağmen ve ülke olarak tüm şehirlerde her türlü imkânların olması gerekirken halk olarak birkaç şehre göç etmek zorunda kaldığımıza değinmiştim. Buna karşılık Almanya’nın 85 milyon nüfusu, nasıl ülke geneline yaydığını ve şehirlerdeki iş olanaklarını anlatmıştım. Bu yazımda da Almanya’nın Afetlere Yaklaşımı ile Almanya’nın afet öncesi, afet sırasında ve afet sonrası eylem planlarına değinmek istiyorum.
Ülkemizin bilim insanlarının ve deprem uzmanlarının da belirttiği gibi riskli seviyede deprem ülkesi olduğunu biliyoruz. Buna karşılık Almanya, yüksek riskli bir deprem ülkesi olarak kabul edilmiyor. Almanya’da depremler meydana gelse de Türkiye’dekinden daha az sıklıkta ve daha az şiddetlidir. Almanya’nın Avrupa kıtasındaki konumu ve jeolojik yapısı, depremlere Türkiye kadar duyarlı değildir. Ayrıca Almanya’nın sağlam altyapısı ve bina yönetmelikleri de binaların meydana gelen depremlere dayanacak şekilde inşa edilmesini sağlar.
Ancak Türkiye ile Almanya arasındaki risk farkı, sadece jeolojik bir mesele değildir. Yetkililerin konuya yaklaşım biçimleri de önemli bir rol oynamaktadır. Almanya’daki yetkililer, afet sonrasında halktan helallik istemek yerine afet öncesinde üzerine düşen görevleri yapmaktadırlar. Ülkemizde yetkililer, afet sırasında yetersiz müdahale ettikleri için eleştiriliyor. Çoğu zaman afet öncesinde de binaların depreme dayanacak şekilde inşa edilmediğini, güvenlik düzenlemelerinin her zaman uygulanmadığını ve denetimlerin yetersiz olduğunu da görüyoruz. Yetkililerin bu hazırlık eksikliği ve yetersiz yanıtları, genellikle büyük hasara ve can kaybına neden oluyor.
Almanya, Türkiye gibi deprem riski taşımayan bir ülke olsa da köklü bir afete hazırlık ve müdahale sistemine sahiptir. Alman hükümeti, depremler de dâhil olmak üzere doğal afetlere dayanacak şekilde tasarlanmış altyapı ve bina yönetmeliklerine yatırım yapıyor. Ayrıca yetkililerin olabildiğince etkili olmasını sağlamak için düzenli olarak güncelledikleri ayrıntılı bir afet müdahale planı mevcuttur. Ülkede afetlerle mücadele için bir dizi önlem alınmıştır. Bu önlemler arasında afet öncesi hazırlıklar, afet sırasında acil müdahale ve afet sonrası toparlanma sürecinde yapılacak çalışmalar yer almaktadır.
Afet Öncesi Hazırlıklar
Almanya, afetlerle mücadele için devlet ve özel sektörün işbirliği içinde çalıştığı bir afet yönetimi sistemi kurmuştur. Bu sistemde, afetlerin olası etkilerine karşı önlemler alınması için devlet kurumları, yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlar ve halk işbirliği yapmaktadır.
Ülke genelinde acil durum planları hazırlanmış ve her bölgenin acil durum planına uygun olarak hazırlanması sağlanmıştır. Ayrıca, halkın afetlerle ilgili bilinçlendirilmesi için düzenli olarak eğitimler verilmektedir. Halkın bilinçlenmesi de daha küçük yaştan itibaren anaokulu seviyesinde başlamaktadır.
Afet Sırasında Acil Müdahale
Almanya’da, afet sırasında acil müdahale ekipleri hızla müdahale edebilmek için hazırlıklıdır. Yangın, sel, deprem gibi afetlere karşı her bölgede itfaiye, polis ve sağlık ekipleri hazır tutulmaktadır. Ayrıca, ülke genelinde acil durum numarası olan 112’yi arayarak afetlerle ilgili yardım alınabilmektedir.
Afet Sonrası Toparlanma Süreci
Afet sonrası toparlanma sürecinde ise Almanya’da hükümet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları işbirliği yapmaktadır. İlk öncelik afetzedelerin barınma, beslenme, sağlık ve diğer ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu amaçla, afetzedelere geçici barınma yerleri, gıda, su ve sağlık hizmetleri sağlanmaktadır. Ayrıca, afet sonrası toparlanma sürecinde afetzedelerin hayatını yeniden kurmalarına yardımcı olmak amacıyla sosyal ve ekonomik destekler de verilmektedir. Bu destekler arasında finansal yardımlar, iş ve meslek eğitimleri, yeni iş olanakları ve yeniden yapılanma çalışmaları yer almaktadır.
Almanya’nın doğal afetlere karşı aldığı önlemler arasında, afet öncesi ve afet sonrası toparlanma süreçlerinde yapılacak çalışmaların yanı sıra, binaların inşasında deprem yönetmeliğine uygunluğun kontrol edilmesi de yer almaktadır. Almanya, ülke genelinde yapılan binaların deprem yönetmeliğine uygunluğunu denetleyen bir sistem kurmuştur. Almanya’da inşa edilen binalar, depreme karşı dayanıklı malzemelerle ve inşaat teknikleriyle yapılmalıdır. Binaların yapımında kullanılan malzemelerin kalitesi, yapıların depreme dayanıklılığı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, Almanya’da inşaat malzemelerinin kalitesi ve dayanıklılığı standartları yüksektir.
Ayrıca, Almanya’da yerel yönetimler, yapı denetim firmaları aracılığıyla yapıların deprem yönetmeliğine uygunluğunu denetlemektedir. Bu denetimler, yapıların inşası sırasında ve inşaatın tamamlanmasından sonra yapılır. Bu sayede, Almanya, doğal afetlere karşı güçlü bir mücadele stratejisi oluşturmuş ve afetlerin etkilerini minimize etmek için gerekli önlemleri almıştır.
Almanya, deprem riski düşük bir ülke olduğu için son yıllarda büyük çaplı bir deprem yaşanmamıştır. Buna rağmen, 2021 yılında Batı Almanya’da yoğun yağışlar sonucu meydana gelen sel felaketi, ülkede büyük bir zarara yol açmıştır. Sel felaketinin yaşandığı Ahrweiler, Rheinland-Pfalz ve Kuzey Ren-Vestfalya gibi bölgelerde birçok ev ve iş yeri sular altında kalmış, yüzlerce kişi hayatını kaybetmiş ve milyarlarca Euroluk maddi hasar oluşmuştur.
Sel felaketi sonrasında Almanya’da devlet yetkililerini dikkatle incelemiştim. Hiçbir yetkili halktan para dilenmedi, hiçbir yetkili televizyon kanallarına çıkıp da IBAN paylaşmadı. Sadece halkın can güvenliği ve ihtiyaçlarının karşılanması için seferber olup halka güvence verdiler. İlk olarak, sel sularının tahliye edilmesi ve zararın en aza indirilmesi için acil müdahale ekipleri anında bölgeye sevk edilmişti. Yetkililer, kayıp olan insanları arama ve kurtarma çalışmalarına büyük önem vermiştir. Ayrıca, sel sonrası da zarar görenler için acil yardım fonu oluşturulmuş, zarar görenlere gerekli desteğin sağlanması için çalışmalar yürütülmüştür. Alman hükümeti, felaket sonrası da zarar görenlere yardım etmek için tüm imkânları seferber ettiğini net bir şekilde hatırlıyorum.
Sonuç olarak, Almanya, deprem gibi doğal afetlere karşı hazırlıklı olmanın yanı sıra sel gibi diğer doğal afetlerde de hızlı ve etkili bir şekilde müdahale etmektedir. En önemlisi de Almanya’da halk biliyor ki; felaket anında yalnız değil. Her zaman yetkililer, koltuklarında halka hizmet için oturduğunun farkında. Türkiye’nin de Almanya gibi akla ve bilime önem veren, uzmanların söylediklerine kulak veren, güvenli bir ülke olacağımız günlerin hayalini kuruyorum. Görebilmek dileğiyle…
Sevgiler,
Pınar Kaya