Yeniden Doğuşumuz
Her insan, doğar. Doğduğu ülkede ilk adımlarını atar ve büyür. Ama çok az insan, yeniden
doğma şansını elde eder. Yaşamının belli evresinde başka bir ülkede yaşam kurduğunda o
kişi, yeniden ve ikinci kez doğar. Bu sefer dilini, kültürünü, yasalarını bilmediği ülkede
yeniden yürümeyi öğrenir ve büyür. Ben de eşimle birlikte bundan 5 yıl önce, 3 Ekim 2017
tarihinde Polonya’ya gittik ve hayatımızda ikinci kez doğmuş olduk. 3 Ekim, hayatımızı
sonsuza dek değiştiren bir dönüm noktası bizim için o yüzden. Yeni bir hikayenin de
başlangıcı…
Birçok insan, konfor alanının dışına çıkmak istemez. Nedir bu konfor alanı? Ailesinden,
arkadaşlarından uzaklaşıp bildiği çevrenin dışına çıkmak istemez. Bilmediği bir çevrede
yeniden var olmaktan korkar. Bu insanların aksine valizimizdeki en değerli hazinemiz,
hayallerimizi gerçekleştirmek için gerekli olan cesaretimizdi. Valizimize doldurduğumuz
görünmeyen eşyalarımızdan biriydi; endişelerimizin, heyecanımızın, üzüntüyle karışık
mutluluğumuzun da yanında…
İlk Polonya’ya gittiğimizde orada bir yuva kurduk kendimize. Hayatımıza yeni insanlar girdi,
bize çok şey kattılar, bizden götürenler de oldu; ama hepsinden yeni şeyler öğrendik. Orada
yaşadığımız iki yılın sonunda gördük ki; bir aile gibi bizi sarıp sarmalayan insanlarla çok
güzel anılar biriktirmişiz. İnsan, yaşamı boyunca birçok şeye alıştığı gibi Kış zamanında -25
derece soğuk olduğu bir ülkeye de alışmışız, sevmişiz ve orası da bizim evimiz olmuş. Bu
sefer, hayat karşımıza üçüncü kez doğmak için bir şans daha çıkardı.
Polonya’ya valizimizde getirdiğimiz cesaretimizi yeniden giydik ve bu sefer Almanya’ya gittik.
Buraya geldiğimizde her şeye yeniden başladık. Bürokrasisini, işleyişini, kültürünü,
haklarımızı öğrendik. Polonya’da öğrendiklerimizin üstüne yeni şeyler koyup keşfederek
başka bir ülkede yeniden doğmak ve büyümek için kollarımızı sıvadık. Almanya’da yeniden
sıcacık bir yuva kurduk. Biz yürümeyi öğrendikçe bize eşlik eden güzel insanlara denk
geldikçe çoğaldık. Polonya’daki ailemizle birlikte Almanya’da bir ailemiz daha oldu.
Bu süreçte hayatımızda köklü değişiklikler olduğu kadar insan da bu değişikliğe uyum
sağlıyor bir şekilde. İçindeki farklılıkları da keşfedip yüzleşiyor. Aynı doğu ve batı kadar
keskin ve ayrı olan bu farklı duyguları içinde birleştirmenin yollarını arıyor. İçinden yeni bir
ben doğuyor. 5 yıl önce yurt dışına çıkmadan önceki ben ile bugünkü ben arasında çok
büyük fark var ki; bunları anlatmak bile ayrı bir yazının konusu olabilir.
Dünyanın öbür ucuna gidip yeniden başlamak zor bir şey değil benim için örneğin. Her
işimizi kendimiz yapmaya o kadar çok alıştık ki; yurt dışına çıkana kadar olan en
yakınımızdaki çevremizden yardım gelmeyeceğini öğrendik. “En yakınım” diye
düşündüğünüz insanların sizden bir “Nasılsın?”ı esirgediğini görüyorsunuz. Kan bağınızın
olduğu insanların ikiyüzlülüğünü, kan bağınızın olmadığı en uzaktaki insanın da
samimiyetimi görüyorsunuz.
İlişkimizin de sınandığı bir süreç oldu aynı zamanda. Birbirimizden başka kimsenin
olmadığını bilerek birbirimize daha da çok kenetlendik; aynı Almanya’nın otuz iki yıl önce
birbirine kenetlendiği gibi… Bugün, bizim için önemli olduğu kadar Almanya için de önemli bir gün. Bundan tam otuz iki yıl önce Doğu Almanya ile Batı Almanya birleşmiş. Dolayısıyla
Almanya bugün, bu birleşimi kutluyor ve resmî tatil.
Biz de yeni hayatımızı ve yeniden doğuşumuzu kutluyoruz. Hem bizim yeni hayatımızın
beşinci yılı, hem de Almanya’nın birleşimi kutlu olsun. Beş yıl boyunca hayatımıza giren ve
bize değer katan, birlikte gülüp birlikte ağladığımız, derdimize ortak olan, az ama öz
dostlarımıza selam olsun…
Bir başka yazımda buluşmak üzere sevgilerimle…
Pınar Kaya