Uygarlığın Ayak İzleri
“Günümüzde sanat tarihi ile ilgilenenlerin meraklı insanlar olduğunu düşünüyorum. Hayatın özüne varmak; geçmiş ve geleceği bir araya getirip ikisini birden okumak ve çağımızın olanca hızına rağmen yavaşlayıp küçük bir nefes almak isteyen insanlar…”
Yukarıdaki bu cümleler, bu hafta yazıma konusu olan Uygarlığın Ayak İzleri isimli kitabın yazarı Celil Sadık’a ait. Pamukkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü’nden 2016 yılında mezun olan Celil Sadık’ın uzmanlık alanı Bizans ve Batı sanatı ile birlikte modern sanatlardır.
Sanat Tarihi ile ilgili böylesine nitelikli bir kitabı, bizlere kazandırdığı için kendisine teşekkürü bir borç bilirim. 2019 yılının Ekim Ay’ında okuyucularıyla buluşan bu kitap, hayatımda sonsuza kadar sürmesini istediğim kitapların başında gelmekte. Eğer siz de Sanat Tarihi tutkunu iseniz bu kitabı mutlaka okuyun derim ya da bu alana ilginiz yoksa bile bu kitaptan sonra ilgi duyacağınıza ve bakış açınızın değişeceğine eminim. Rönesans Dönemi’nden Barok Dönemi’ne kadar sanata damgasını vurmuş dehaların eserleri, Celil Sadık’ın eşsiz anlatımıyla yeniden hayat bulmuş. Sanat Tarihi ile ilgili okuduğum kitaplardan böylesine sürükleyici anlatımı olan çok az kitaba denk geldim ve bu kitap da onlardan bir tanesi…
Uygarlığın Ayak İzleri – Sanatın Dehaları
“Rönesans Dönemi” denince akla ilk Leonardo Da Vinci, Michelangelo gelir. Her iki dehaya da ayrı bir hayranlığım var. Rönesans Dönemi’nden Barok Dönemi’ne doğru uzandığımızda ise Cavaraggio, Lorenzo Bernini gibi inanılmaz yetenekli ve zamanının ötesindeki ustalar çıkıyor karşımıza. Bu kitapta bu dehaların hayat hikayelerine ve eserlerine de tanıklık ediyorsunuz.
İtalya’yı Kuzey’den Güneyi’ne dolaşmış, Rönesans’ın doğduğu şehir olan Floransa’yı birkaç kez baştan sona gezmiş ve müzelerine girmiş, Vatikan Müzesi’ni karış karış solumuş, yukarıdaki dehaların eserlerinin tamamına yakınını görmüş olmama rağmen gezilecek ve keşfedilecek daha birçok eserin ve yerlerin olduğunu da gördüm. Bu kitabı okurken adeta İtalya’da gördüğüm yerleri yeniden dolaştım. Ve, o topraklara inanılmaz bir özlem duydum. Ah, İtalya! Nasıl özlenmesin ki…
Ayrıca kitapta yazarın dip not olarak belirttiği kaynak kitaplar da var ve hemen onları da “okunacak kitaplar” listeme ekledim. Celil Sadık, kitabın son sayfasındaki o sevecen ve okuyucuyu kucaklayan notuyla bir sonraki kitabının işaretini vermiş. Sabırsızlıkla yeni kitabını ve daha birçok kitaplarını bekliyorum…
Sevgiler,
Pınar Kaya