TÜRKİYE’de AKRABALIK – ARKADAŞLIK – DOSTLUK KAVRAMLARI
Son 17 yıldır ülkemdeki halk; bilerek etnik kökeninden, inancından, fikirlerinden dolayı ayrıştırıldı. Herkes de buna zaten dünden hazırmış… Yurt dışındaki “akrabalık, arkadaşlık, dostluk” kavramını gördükten ve bizzat içinde yaşadıktan sonra ülkemdeki çoğu insanların, bu yukarıda saydığım kavramların ne anlama geldiğinden bir haber olduklarını çok net gördüm! “Akrabalık” denen müessesenin de ülkemde hangi amaca hizmet ettiğini ve ne için var olduğunu henüz çözemedim!
Kimsenin deveyle seyahat etmediği, dumanla haberleşmediği 21. yy’da; akrabalık sadece cemiyetlerde bir araya gelip de yapmacık yapmacık “Ah canım, özlemişim seni! Ne zamandır görüşemedik” diyen, senden her şeyi yapmanı isteyip de kendisinin hiçbir şey yapmadığı kişiler topluluğu bana göre… Aynı zamanda da seni aslında hiç tanımazlar; üzüntülerini, sevinçlerini, neyden hoşlanıp neyden hoşlanmadığını bilmezler veya bilmek de istemezler! Sen ne anlatırsan anlat veya ne yaparsan yap, o kendi aklında seni bir yere oturtmaya çalışır!
“Akraba” denilen bu kişiler topluluğu sosyal medya hesaplarımızdaki birer göstermelik isimdir sadece. “Bu kim?” diye sorulduğunda “akrabam” veya “arkadaşım” dediğin; ama aslında kimsenin görmediği şahsiyetlerdir. Toplum olarak neden birlik olamadığımızın en büyük cevabını ve kanıtını Türkiye’deki akrabalık ilişkilerine bakarak, çok rahat anlayabilir ve de görebilirsiniz! Çünkü kendi içlerinde “birlik”, “beraberlik”, “dayanışma”, “yardımlaşma”, “destek olma (bu illa maddi değil, manevi anlamda da)” gibi olguları tam oturtamamışlar ki; toplum genelinde bir birlik, beraberlik, dayanışma olsun…
Bir olmayı beceremiyoruz…
Herkesin belirli bir yaşa gelmiş olmasına rağmen çoğunun ergen gibi davranması da toplumumuzun hasta bir toplum olduğunun en büyük göstergesidir aslında! Facebook’ta üyesi olduğum bir grupta şöyle bir söz paylaşılmıştı ve çok etkilenmiştim: “Ben insan kaybedecek yaşta değilim demişti bir gün, birini bu kadar tanıyacak zamanım yok artık.” Hayattaki en büyük ve en önemli değerler; aile, arkadaşlık, dostluk, akrabalık olmasına rağmen aksine insanların kenetlenemediğini görmek üzücü… Yurt dışında bu kavramların ne kadar değerli olduğunu, birbirlerine nasıl kenetlendiklerini, akraba olmasalar dahi – aynı milletten olmaları yeterli – birbirlerini nasıl tuttukları ve savunduklarının, birbirlerini nasıl kalkındırdıklarının canlı şahidiyim!
Bir Hintli, bir Rus, bir Ukraynalı, bir Çekli, bir Çinli, bir Polonyalı insanların kendi içlerinde nasıl birlik olduğunu gördükçe hayıflanmıyor değilim! Gruplaşıp bir araya gelerek, birbirlerine her konuda destek oluyorlar. Öyle ki; geniş aileye sahip olanlar, başka insana veya arkadaşa ihtiyaç dahi duymazlar. Çünkü, birbirlerine fazlasıyla yetiyorlar ve değer veriyorlar. Yahudiler’deki dayanışmaya ise gıpta ediyorum. Bizim dinimizin emrettiği dayanışmanın fazlasını Yahudiler’de görmek… Sonra da kuru kuru “Müslümanım” demeyi biliriz anca…
Bizim içimizde de böyle güzel örnekler ve istisnalar tabii var, yok değil; ama istisnalar da kaideyi bozmuyor ne yazık ki… Biz, toplum olarak muhtemelen bu noktaya hiçbir zaman gelemeyeceğiz!
Pınar Kaya