Öncelik Kimin?
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarların birinde salgın başlamış. Virüsün neden olduğu bu salgın sonucu insanlar yaşamını yitirirken kısa sürede diğer diyarlara da bu salgın sıçramış. Bu virüse de “Koronavirüs (Coronavirus)” demişler. Dünyadaki tüm insanlar bununla mücadele etmeye, ölüm – kalım savaşı vermeye başlamış. Gel zaman, git zaman sonra hastaneler dolmaya, doktorlar hastalara yetişememeye başlamış. İşte, böyle bir zamanda diyarların birinde yaşayan koronavirüs hastası acil yardımı aramış. Yola çıkan ambulans şoförü, bu hastaya giderken ve zamanla yarışırken yolda bir başka sürücüye denk gelmiş.
Bu sürücü, masalımızın kötü karakterlerinden; kendini sözde polis olarak tanıtan ve kendini “yolların kralı(!)” sanan birisi ambulansa yol vermemiş. Sonra da “Sen bu yoldan gidemezsin” demiş. Ambulans sirenlerini çaldığı halde yol vermemiş. Yol vermeyen bu şahıs ile ambulans şoförü arasında tartışma çıkarak kendini polis olarak atfeden şahıs, ambulans şoförünü darp etmiş. Darp sonucu ambulans şoförünün boynunda darp izleri oluşmuş ve dudağı da patlamış. Tüm bu yaşananlar kayıt altına alınmış. Darp eden hikayemizin kötü karakteri de aslında polis değilmiş ve tutuklanmış. Hikayemiz de burada bitmiş.
***
Size sonu mutlu olan bir masal anlatıp içinizi açmak isterdim; ama maalesef… Yukarıda okuduğunuz hikaye, okurken şiddet içerikli bir hayal ürünü olarak gelebilir. Lakin; bu olay, geçtiğimiz haftalarda Hatay’ın Kırıkhan ilçesinden yaşanan utanç verici bir olaydır. Bu olaya sebep olan hikayemizin kötü karakteri, acaba utanmış mıdır veya bir ders almış mıdır? Sanmıyorum! Ambulans, tüm ülkelerde geçiş üstünlüğüne sahip araçlarken hala ülkemizde bunun bilincinde olmayan cahil, egosu tavan yapmış, bilinçsiz şahsiyetler var ne yazık ki…
Öncelik kimin olduğunu Ambulansın zamanla yarıştığını ve her bir saniyenin bile çok değerli olduğunu özellikle bizim toplumumuz ne zaman öğrenecek acaba? Daha önce de belirttiğim gibi bir ülkenin medeni olup olmadığını toplumun trafikteki davranışına bakarak rahatlıkla öğrenebilirsiniz. Görünen o ki; bizim ülkemiz, bu konuda sınıfta kalıyor. Yayalara yaya geçidinde yol vermeyen, veren olsa da arkasındaki bir başka sürücünün anında “devam et, ne duruyorsun” diye korna çalan, trafik ışıklarına pek aldırmayan, trafikte olabildiğince saygısız ve sabırsız olan, ambulansa yol vermeyen şahsiyetlerin olduğu bir ülkede iyileştirilmesi ve aslında reform yapılması gereken çok şey var.
Peki, Almanya’da Öncelik Kimin?
Almanya’da toplum olarak oturmuş ve öğrenilmiş bir bilinç var. Ambulansın sesi duyulur duyulmaz tüm sürücülerin araçlarını – fermuarın açılması gibi – yolun sağına ve soluna çekip yolu açıyorlar ve ambulansın geçmesine olanak sağlıyorlar. Böylelikle ambulans, trafikte vakit kaybetmiyor. Bizdeki gibi kendini bilmezin biri çıkıp da ambulansa “Bu yoldan gidemezsin” ya da “Beni geçemezsin” diye kafa tutamaz. Çünkü; ambulansın geçiş önceliği vardır ve aynı öncelik, itfaiye için de geçerlidir.
Trafikte durum bu şekildeyken diyelim ki; karşıdan karşıya geçmek için ışıklarda bekleyen yayalar var. Bu gibi geçiş üstünlüğüne sahip araçların geçmesi gerektiğinde yayalar, nasıl bir tutum sergiliyor? Yayalar, kendilerine yeşil ışığın yanmasını beklerken ambulans veya itfaiye siren çalarak geliyorsa, yeşil ışık yansa bile yayalar, ambulans ve itfaiye geçene kadar bekliyorlar ve onlar geçtikten sonra eğer hala kendilerine yeşil yanıyorsa karşıdan karşıya geçiyorlar.
Öncelik Kimin Olduğunu Bilen Bir Toplum
İlk olarak; kurallar, herkes için sabittir ve kimse için esnetilemez. Kimse, bizim ülkemizde olduğu gibi arabasının önüne – kendi kafasına göre – çakar takıp emniyet şeridini ihlal edemez ve trafikte kendi kafasına göre öncelik bekleyemez. Eğer yaparsa bu kişi, bir daha direksiyon başına geçemez. Bu durum ne bir siyasetçi, ne de bir siyasetçinin yakını için de değişmez. Diyelim ki; bir kişi, kendi kafasına göre aracına çakar taktı ve bir şekilde yakalandı…
Bu kişi, hiçbir şekilde cezadan kurtulamaz. Araya siyasetçi veya herhangi bir makam ile torpil sokamaz. Cezayı yazan polise de – görevini yaptığı için – hiçbirşey olmaz, yani bizim ülkemizdeki gibi doğuya sürülmez veya görev yeri değiştirilmez. Tüm yasaların ve kuralların, herkes için aynı olduğunu tüm vatandaşlar bilir ve ona göre hareket eder. Bu arada Almanya’da en sevdiğim şeylerden biri, herkes birbirinin polisi olması. Kurallara uymayan, önce uyarılır; eğer değişen bir şey yoksa da şikayet edilir. Uyaran kişiyi herkes savunur. Uyarılan kişi de üste çıkmaya çalışmaz, özürünü diler ve yaptığı hatayı kabul edip düzeltmeye çalışır.
Sonuç
Umarım ki; toplumumuz da bir gün, trafikte önceliği olan araçlara yol vermeyi öğrenir. Yol verilmeyen o ambulansta günün birinde kendilerinin, yakınlarının veya sevdiklerinin de olabileceğini ve bir saniyenin bile o ambulans içinde değerli olduğunu anlamaları için bizzat bu durumu yaşamaları mı gerekiyor? Ya da evlerinin yol verilmeyen itfaiyenin gecikmesiyle yanıp kül olmalarını mı izlemeleri gerekiyor? Aslında çok basit bir konu olmasına rağmen toplum olarak öğrenememiş olmamız üzücü. Çünkü; ülke olarak çözmemiz gereken onca konu varken ve ileri gitmek için atılımlar yapmamız gerekirken hala trafikte öncelikli araçlara yol verilmemesini tartışıyor olmamız da çok üzücü… Ah, güzel ülkem; vah, güzel ülkem! Dilerim ki; bu gibi öncelikli araçlara yol vermeyen şahsiyetler kaybettikleri vicdanlarını bulurlar.
Sağlıkla kalın,
Pınar Kaya