Fransa’nın Metz Şehri
Metz, Fransa’nın tablo gibi şehirlerinden biridir. Bu şehre en son sekiz yıl önce gelmiştik. Ne zamandır gelelim diye plan yapıp da bir türlü gelemediğimiz ve aklımızda kalan bir şehir. Sekiz yıl aradan sonra bu sefer hayatımıza katılan küçük insanla yakın zamanda Metz’e yeniden gittik. Ben de bu ayki yazımda size Fransa’nın Metz şehrini anlatmak istiyorum.
Metz Nerede?
Metz, Fransa’nın kuzeydoğusundaki Lorraine bölgesinde yer alan ve Moselle Nehri’nin kıyısında yer alan küçük bir şehirdir. Aynı zamanda Seille Nehri de bu şehirden geçer. Almanya ve Lüksemburg ile de sınır komşusudur. Metz’in bu konumu sebebiyle tarih boyunca hem ticaret, hem de askeri açıdan şehri stratejik bir merkez yapmıştır. Moselle Nehri, şehrin içinden aktığı için tarım ve ticaret için verimli bir ortam sağlamıştır.
Lorraine bölgesinin kalbinde yer alan Metz, doğal güzellikler ve yeşil alanlar açısından da zengindir. Bahçeleri ve parklarıyla Metz, modern şehir hayatının getirdiği yoğunluktan uzaklaşmak isteyenler için huzurlu bir kaçış noktasıdır. Doğa ile tarihin birleştiği bu yer, ziyaretçilere güzel bir deneyim sunuyor.
Metz Tarihi
Metz’in tarihi, MÖ 5. yüzyıla kadar uzanıyor. İlk olarak Galya’nın Mediomatrici halkı tarafından kurulan bu yer, Roma döneminde stratejik bir değere sahip bir şehir olarak bayrak yükseltmiştir. Roma İmparatorluğu’na ait en önemli yerlerden biri olan Metz’in ilk adı “Divodurum Mediomatricum” dur. Öncelikle Roma yollarının kesiştiği bir yerde olmasından dolayı gelişen bir şehir olmuştur. Ticaretin ve kültürün kalbi olmuştur. Şehir su kemerleri, hamamlar gibi birçok yapılarla donatılmıştır ki; o dönemden kalma Roma kalıntılarını günümüzde de görmek mümkündür.
Şehirdeki en önemli yapılar arasında, gotik mimarinin en ihtişamlı örneklerinden biri olan Metz Katedrali (Saint-Étienne Katedrali) bulunur. Bu katedral, 13. yüzyıldan kalmış ve dünyanın en yüksek gotik katedrallerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bunun dışında ise katedralin dünyanın en büyük vitray pencerelerine de (yaklaşık 6.500 metrekare) sahip olduğu bilinmektedir. Katedraldeki vitraylar, modern çağın en önemli sanatçılarından biri olan Marc Chagall tarafından yapılmıştır. Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz Metz Katedrali’ni kadraja almaya başarmışım.
Diğer önemli şehir yapısı olan Alman Kapısı (Porte des Allemands) ise Orta Çağ’da şehri koruyan surların bir parçasıydı. Bu kapının inşası 13. yüzyılda başlamış ve 15. yüzyılda tamamlanmıştır. Şehrin savunma sisteminin bir parçası olarak hem köprü, hem de kapı işlevi görmüştür. Yapının giriş kapısı hala özgün detaylarını korur ve kapıların etrafındaki oyma süslemeler oldukça dikkat çekicidir.
Kentin dini yapısı olan Protestan Kilisesi adıyla bilinen Temple Neuf, Almanya ile Fransa arasındaki tarihsel ilişkinin bir yansıması olarak dikkat çekicidir. Metz’in 1871-1918 yılları arasında Almanya kontrolündeki döneminde inşa edilen Temple Neuf, Moselle Nehri kıyısında yer alır. Bu yapı, Fransız ve Alman dinsel ve kültürel geçmişlerinin bir sentezini yansıtan bir mimariye sahiptir. Temple Neuf, Romanesk ve Neo-Romanesk mimari tarzında inşa edilen bu yapıda büyük ve ağır taşlar kullanılmıştır. Kilisenin ana kulesi 53 metre yüksekliğindedir ve şehirde birçok yerden görülebilir. Temple Neuf, Metz’in ünlü gotik katedrali olan Saint-Étienne Katedrali’ne göre oldukça sade ve ciddi bir görünüme sahiptir.
Orta Çağ’da Kutsal Roma İmparatorluğu’nun bağımsız bir şehir devleti olan Metz, 16. yüzyılda Fransa Krallığı’na katılmıştır. 1871’de şehir Almanya’ya geçtikten sonra Fransa’ya geri döndü. Geçen zamanda şehir, Almanya’ya ile Fransa arasında el değiştirdikten sonra 1918’de tekrar Fransa’ya dönmüştür. Tüm bu tarihsel değişiklikler, Metz’i geliştirmekle birlikte şehri hem Fransız, hem de Alman etkileriyle bezeyerek kültürel yapısını oluşturmuştur.
Sonuç olarak Gotik zarafet ile Romanesk ihtişamın harmanlandığı bu kenti biz çok seviyoruz ve bizde hayranlık uyandırıyor. Şehrin taş sokaklarında kaybolup yerel mutfağın lezzetlerini keşfetmek de bizim için ayrı bir deneyim. Metz öyle bir şehir ki; hem Avrupa’nın tarihine, hem de kültürel zenginliğine dokunabildiğimiz bir şehir. Fransa’ya yolunuz düşüp de daha önce Metz’e gitmediyseniz kesinlikle keşfetmeye değer bir yer. Bir sonraki yazımda buluşuncaya dek sevgiyle kalın.
Pınar Kaya