
Ben, Kirke
“Ben doğduğumda, olduğun şeyin bir ismi yoktu…”
Bu hafta sizlere tanıtmak istediğim kitap, Madeline Miller’ın “Ben, Kirke” isimli kitabı. Bu kitap, adını daha önce duyup okumak için ertelediğim kitaplardan biriydi. Fakat; bu kitabı bitirdiğimde okumak için ertelemekle hata yaptığımı fark ettim.
Bu kitaba karşı önyargılı olduğumu da fark ettim. Normalde mitoloji kitapları sıkıcıdır ve belli bir müddet sonra kitabı bırakmak istersiniz. Madeline Miller’ın elinden ise şaşırtıcı derecede güzel bir kitap ve oldukça istinai bir hikaye çıkmış. Kitaptaki kahramanımız, bir kadın. Yunan mitolosinin Tanrıçası ve büyücüsü, Kirke… Birçoğumuz, ismini hayatımızda bir kez duymuşuzdur.
Ben, Kirke – Konusu
Bu kitapta, Kirke’nin sıradışı bir hikayesi anlatılmaktadır. Binyıllar boyunca süregelen hayatını, korkularını, aşkını, özlemini, sürgününü, Yunan mitolojisindeki karakterleri, Yunan tanrılarını başka bir çerçeveden bizlere anlatan bu kitap; sürükleyici bir anlatıma sahip. Tabii; kitabın yazarı kadar, bu kitabı dilimize çeviren çevirmeni de tebrik etmek lazım. Kitabın akışını bozulmadan dilimize kazandırılmış bir kitap.
Kitabı ilk okumaya başladığımda zihnimde ortamı ve karakterleri canlandırmakta zorlandım; ama sayfalar ilerledikçe kitaba çakılı kaldım. Rönesans’ın usta ressamlarından biri olan Yaşlı Peter Bruegel’in bir eseri vardır. Eserin ismi “İkarus’un Düşüşü Sırasında Manzara”dır. 1558 yılında yaptığı bu eserinde Deadalus’un oğlu İkarus’un ölümünü gündelik olaylarla birleştiren bir eserdir. Bu eser ile uzun zaman sonra yeniden karşılaştım ve karşılaşmamdan iki gün sonra da bu kitap ile tanıştım. Böyle tesadüfleri hep sevmişimdir. Kitapta; Deadalus’u, oğlu İkarus’u ve Peter Bruegel’in eserine konu olan ölümüne de tanıklık edeceksiniz.
*
Yunan mitolojisine ilginiz varsa veya seviyorsanız da bu kitabı okumalısınız; fakat bu kitabı okumak için mitoloji hayranı olmanıza da gerek yok. Mitoloji hayranı değilseniz de okuyun. 🙂 Çünkü; herkesin okuyabileceği türden bir kitap.
Sevgiler,
Pınar Kaya

