POLONYA’nın TEKNOLOJİ HARİKASI
Albert Einstein’ın çok sevdiğim bir sözü vardır. Demiş ki; “Look deep into nature, and then you will understand everything better. (Doğaya derinlemesine bakın ve her şeyi daha iyi anlayacaksınız.)” İnsanoğlu olarak, doğadan kopuk yaşamamız mümkün değildir. Doğa ana, tüm güzellikleriyle ve keşfetmemiz gereken sırlarıyla bize eşsiz bir güzellik sunmaktadır. Doğa, öte yandan bizler için en büyük kütüphanedir. Bilim ve teknoloji de doğanın doğru bir şekilde okunmasıyla ortaya çıkan bir olgudur.
Dolayısıyla geliştirilen her teknolojide doğanın izlerini görmemiz mümkündür. Buradan yola çıkarak; Polonya’da kurulan bir şirketten sizlere bahsetmek istiyorum. “Yukarıdaki sözle ne alakası var peki?” derseniz eğer bu şirket, Einstein’in yukarıdaki sözünü özümsemiş ve 2018 yılının sonunda üretmeye başladıkları ürünle bağdaştırmışlardır. Yani; bu ürünün doğa dostu olması bu şirketin en büyük amaçlarındandır. Haliyle “teknoloji” ve “doğa” kelimelerinin yan yana geçtiği ürünler, her zaman beni heyecanlandırmıştır ve bu ayki yazımın şekillenmesine neden olmuştur.
Varsovia Motor Şirketi
Üretmeye başladıkları ürünle, adlarından söz ettiren ve insanların dikkatini çeken bu şirketi size tanıtmakla başlamak istiyorum. Bu şirket, “Varsovia Motor Company (Varsovia Motor Şirketi)” isimli Polonyalı bir şirkettir. Adından da anlaşılacağı üzere Polonya’nın başkentinden esinlenerek bu ismi vermişler kendilerine. Şirket, Polonya’nın batısında yer alan ve Almanya ile sınır şehri olan Dąbrowa’da bulunmaktadır. Şirketin ismi kadar, ürünlerinin ismi de dikkat çekici: “Varsovia”.
Varsovia, bir arabadır; ama alışılagelmiş arabaların çok ötesindedir ve şimdilik yılda 50 adet üretileceği bilinmektedir. Projenin en önemli amacı, atmosfere zararlı maddelerin salınımının azaltılarak, doğayı kirletmeyecek şekilde tasarlanması. Birçok ülke, gelişen teknolojiyle birlikte otomotiv dünyasında bir yarış içerisindeler. Polonya da geri kalmayarak, bu yarışın içinde yerini almış bulunmaktadır. Polonya’nın bu projesinin arkadasındaki beyinler de bir o kadar dahiyane… Arabadan bahsetmeden önce bu kişileri tanıtmadan es geçmek olmaz. Projenin beyni, aşağıda paylaştığım 9 kişiden oluşmaktadır.
Proje Ekibi
Roman Kadler:
Bu projede CEO ve Baş Tasarımcı’dır. Dünya’nın en iyi tasarım okullarından biri olan Almanya’daki Pforzheim Üniversitesi, Ulaşım Tasarım Bölümü’nü bitirmiştir. Almanya’daki Pininfarina ve General Motors gibi firmalarda edindiği mesleki tecrübesi ile birlikte kendisinin geliştirip piyasaya sunmuş olduğu ürünler de bulunmaktadır. Varşova Konsept Otomobil Projesi’nin arkasındaki ana kişidir. İlk taslaktan son görselleştirmeye kadar, fikir ve tasarım sürecinden sorumludur.
Jarosław Kubiszewski:
Bu projede İş Yöneticisi’dir. Deneyimli bir işletmeci ve iş adamıdır. “Quadro sp. z o.o.” isimli şirketin CEO’su ve aynı zamanda da Polonya’daki Siemens firmasının, Finans Bölümü’nde Bölge Satış Müdürü’dür. Bu projenin arkasındaki ana kişilerden birisidir.
Adam Jański:
Bu projede İş Yöneticisi’dir. Başarılı bir satış ve iş adamıdır. “Medicavera sp. z o.o.” isimli şirketin kurucusu ve CEO’su, aynı zamanda “Research and Innovation in Waterway Transportation sp. z.o.o. (Su Yolu Taşımacılığında İnovasyon ve Araştırma)” isimli şirketin kurucu ortağıdır. Projenin arkasındaki ana kişilerden biridir.
Aleksander Krupa:
Bu projede Dış ve İç Mimar olarak görev almaktadır. Geçtiğimiz yıllarda, en yetenekli Leh genç tasarımcılardan biridir. Çeşitli tasarım yarışmalarında finalist olmuştur. Şu anda, aynı zamanda İtalya’nın Milan şehrinde bulunan Scuola Politecnica de Design’da öğrencidir. Kavramsal düşünmenin yanı sıra çeşitli dış ve iç elemanların tasarımından sorumludur.
Łukasz Nowicki:
Bu projede Baş Tasarımcı Asistanı olarak görev almaktadır. Varşova Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olmuştur. Endüstri Ürünleri Tasarımı’nda da Yüksek Lisansı vardır. Sınırsız fikir ve konseptlere sahip yetenekli bir tasarımcı ve mühendistir.
Tomasz Mikrut:
Bu projede Baş Tasarımcı Asistanı olarak görev almaktadır. Ulaştırma, Endüstriyel ve Grafik Tasarımcı’dır. Sanat’ta Yüksek Lisansı vardır. Polonya’nın Łódz şehrindeki Sanat ve Tasarım Koleji’nden mezun olmuştur. Fransa’da Peguot’nun Tasarım Stüdyosu’nda deneyim kazanmıştır. Proje ekibinin önemli bir üyesidir.
Robert Rosiak:
Bu projede Mühendis olarak görev almaktadır. Deneyimli bir mühendis, satış adamı ve eski ralli sürücüsüdür. Polonya’nın Poznan şehrindeki Poznan Teknoloji Üniversitesi’nden mezun olmuştur. Hibrid aktarma organları teknolojisinden kendi patentlerine sahip başarılı bir şirket olan “RRM Technik” isimli şirketin sahibidir. Projenin mühendislik bölümünden sorumludur.
Wojciech Sierpowski:
Bu projede Pazarlama Müdürü olarak görev almaktadır. Eski ralli sürücüsü, otomobil tasarımcısı ve arabalar hakkında yazılar yazan gazetecidir. “Designforum” girişiminin kurucusu, “Autorok” un yayıncısıdır. Halkla İlişkiler’den sorumlu ekibin paha biçilmez bir üyesidir.
Robert Kadler:
Bu projenin Bilgi Teknolojileri Müdürü’dür. Berlin’de yaşamaktadır; yetenekli ve deneyimli bir yöneticidir. Araba meraklısıdır. “auto-fascynacje.pl” isimli, Lehçe dilinde araba bloğunun sahibidir aynı zamanda. Varsovia Motor Şirketi’nin web sayfası olan “varsoviaconcept.com”un web tasarımından sorumludur.
Varsovia: Teknolojide Sınırları Zorlayan Araba
“Varsovia” adındaki bu konsept araç, öyle bir araba ki; elektrikli ve çoğumuzun evinde bulunmayan teknoloji ve konfora sahip. “Lüks” kelimesini genişletip eşsiz bir tasarım sunan şirket, bu aracı insanların ofis olarak kullanacakları tarzda tasarlamışlardır. Hem güzelliğiyle, hem doğa dostu olmasıyla, hem de en son teknolojiyle donatılmış bu otomobil bir inovasyon harikası.
Güzellik konusunda Harry Winston’ın “People will stare. Make it worth their while. (İnsanlar bakacak. Onların zamanına değer ver!)” sözünden, inovasyon konusunda da Leontyne Prince’ın şu sözünden esinlenmişler: “The ultimate of being successful is the luxury of giving yourself the time to do what you want to do. (Başarılı olmanın esası, yapmak istediğin şeyi yapmak için kendine zaman ayırmanın lüksüdür.)” Piyasada yer alan başka hiçbir araç tarafından teklif edilemeyecek yeni bir tasarım ve lüks seviyesi sunmaktadır.
Varsovia’nın tasarımında şekline yön veren en önemli etken ise etnik kökenidir. Arabanın ana sembolü, Varşova’nın da simgesi olan deniz kızından esinlenerek oluşturulmuştur.Varşova’nın armasında bu deniz kızının simgesini, şehrin bazı bölgelerinde ise deniz kızının heykelini görmeniz mümkün. “Sawa” isimli bu efsanevi güzel deniz kızının kuyruğundaki kabartmaları, Varsovia’nın motor kaputunda ve yanlarında karakteristik bir kabartma şeklinde görülmektedir.
Varsovia’nın Tasarımı
Varsovia’nın yaratıcıları için güzelliğin ve lüksün temeli, öncelikle minimalizm ve uyumdur. Bu özellikler, otomobilin tasarımı sırasında öncelik haline gelmiştir. Toplam oran ve kütle, gereksiz unsurlardan yoksun bırakılarak basit, klasik bir biçim almıştır. İşlevsel detaylarla zenginleştirilmiş birkaç baskın çizgiyle tanımlanan iç kısım, rafine sadelik ve şıklıkla karakterize edilir.
Yaratıcıları ve tasarımcıları motive eden temel amaç; işlevselliği ve ekipmanı, diğer üreticilerin teklifini açıkça aşan özel bir otomobil yaratmaktı. Varsovia, sadece harika bir şekilde üretilmiş ve donanımlı bir iletişim aracı olmakla kalmayıp aynı zamanda iş, eğlence ve rahatlama için rahat bir yer olan lüks bir araç tanımını genişletiyor. Ön yolcu koltuğunun bulunmaması ek alan yaratmasına ve arkadaki yolculardan biri için daha uygun hale getirilmesine izin verdi. Bu, tasarımcıların, yukarı açılan geniş bir kapı sayesinde benzersiz bir alana ve kolay erişime sahip öncelikli bir koltuk yapmalarını sağladı.
Kullanıcılar için yolculuk sırasında mümküm olan en iyi konfor deneyimini sunmayı amaçlamışlardır. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülerek araç, lüks bir koltuk işlevlerini birleştiren bir sistem ve ses-video sistemini aydınlatan genişletilmiş bir spa sistemi sunar. Koltuklarda da aynı konfor ve lüks devam ettirilmeye çalışılmıştır. Koltukların her biri soğutma, ısıtma, masaj ve sertliğin düzenlenmesi için ayrı bir sistemle donatılmıştır. Bununla da yetinmeyip sensörler sayesinde koltuk, kullanıcının yapısına ve ağırlığına göre de kendini adapte edecek şekilde tasarlanmıştır.
Sizin Duygularınızı Anlayabilir
Sınırları zorlayan bu arabanın en önemli özelliği ise sizin duygularınızı anlayabiliyor olması… Yolcuların duygusal durumunu otomatik olarak tanıma işlevine sahiptir. Sensör ve kameralarla donatılmış bu araba, yolcunun nabzını tanıyabiliyor ve buna göre de yolcunun yorgun mu, yoksa heyecanlı mı olduğunu değerlendirebilmektedir. Örneğin favori müzikleriniz, araç içindeki aydınlatma şiddeti ve rengi, koltuğun sertliği gibi önceden tanımlanmış tercihlere göre maksimum rahatlık sağlamaktadır. Bu sebeple Varsovia, otomotiv sektöründe yolcuların ruh halini anlayıp buna göre otomatik olarak adapte olabilen ilk araç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu araba, aynı zamanda sizin ofisiniz olacak demiştim. Yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü üzere son model ses ve video sistemleriyle donatılmıştır. Sizin tüm cihazlarınızla ve bilgisayarlarınızla eşleşebilir, çantanızdan veya cebinizden çıkarmadan da bu ekranlar üzerinden uzaktan çalışma yapabilmeniz mümkün olacaktır. Uydu internete hızlı erişimi sayesinde kesinti olmadan, dünyanın her köşesinden iletişim kurmanızı sağlar. Ayrıca bu ekranlar katlandığında aracın cam tavanıyla bütünleşerek %90 şeffaflıkta bir tavan penceresine dönüşür. Aynı zamanda, yine ekrandan görüntü göstermeye devam edebilir.
Varsovia, seri konfigürasyonlu bir hibrit motorla donatılmıştır. Sürüş, elektrik motorlarından aksa iletilir. Bu, aracın tam elektrikli modda sürüş yapmasını ve aküyü harici bir kaynaktan şarj etmesini sağlar. Akım, harici bir şarj istasyonundan sağlandığı sürece, bir yanma ünitesinin kullanılması gerekli değildir. Boşalmış bir aküyle daha uzun bir yolculuğa ihtiyaç duyulması durumunda araç, geleneksel yakıttan elektrik enerjisi üreterek sürüşüne devam edebilir. Tamamen şarj edilerek yola çıkıldığında 350 km yol gidebilirsiniz. Tam dolu aküler ve dolu yakıt deposuyla da 850 km yol gidebilirsiniz. Varsovia’nın mühendisleri, aracın tahmini ivmelenmesini ise 0 – 100 km arasında 5 saniyenin altında olmasını hedeflemektedirler.
Sonuç
Polonya’nın II. Dünya Savaşı’nda tamamen yıkılmış olduğunu, 80’li yıllarda da Komünizm’in etkisinde olduğunu hatırlarsak; 1999 yılında NATO üyesi, 1 Mayıs 2004’te de Avrupa Birliği üyesi olduğunu da göz önünde bulundurduğumuzda 15 yılda elektrikli otomobil sektörüne nasıl iddialı bir şekilde girebildiklerini takdir etmek gerekir. Üstelik Varsovia, Polonya’nın üretmiş olduğu ilk araba değildir. Polonya; ilk arabasını 1960 yılında üretmiş, 1980 yılına kadar da yeni marka ve modellerle devam etmiştir. 1972 ile 1994 yılları arasında da “Tarpan” isimli kamyon üretmişlerdir.
İster istemez, kendi ülkem ile karşılaştırdığımda 1950’li yıllarda uçak ürettiğimizi hatırlayıp bugünlere nasıl geldiğimizi düşünmeden edemiyorum. Polonya gibi ülkelerde laf değil, icraat görüyoruz. Araba, uçak yapmak gibi vaatler, birer seçim vaadi değil; milli bir amaçtır. Ülke olarak geçmişte matbaayı ve sanayi devrimini zaten kaçırdık; şimdi de ülke olarak bilişim devrimini kaçırıyoruz. Maliyeti çok düşük olmasına rağmen getirisi de bir o kadar yüksek olan bir alandır bilişim sektörü…
Her zaman savunduğum bir tez var, o da şu: Hiç şüphesiz teknoloji ve bilim demek; zenginlik ve refahlıktır! Ülkem farkında olmadan bilime ve teknolojiye yüzünü çevirmekte geç kalıyor. Bazı insanların – bilerek veya bilmeyerek – burun kıvırdığı Polonya, “gelişmiş ülkeler” listesine girmeyi başarmışken, biz daha neyi bekliyoruz? Her yeni güne umutla başlayıp ülkemden haber aldığımda umutlarım yıkılıyor. Sizlerle paylaşmak istediğim içler acısı bir durum söz konusu. Yakın zamanda, sosyal medyada bir videoya denk geldim. İlkokul çağındaki çocuklara sarık ve cübbe giydirerek bir kanala çıkarmışlar; sarık ve cübbe giyen bir bey de bu çocuklara bazı sorular soruyor. Videodan bir kareyi aşağıda sizlerle de paylaşıyorum.
Gelecek Neslin Eğitimsizliği
Yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz üzere 3 düzine ve 2 destenin toplamının cevabını bu çocuklar, maalesef veremiyor. Bu soru haricinde sorulan diğer sorulardan biri de 1 yılda kaç gün olduğu… Bu çocuklar, 1 yılda 130 gün olduğunu düşünüyorlar. “Hangi ay 28 çeker?” sorusuna Ağustos, Haziran, Nisan cevabını veriyorlar. Videoda sorulan bu gibi sorular aslında temel eğitim dediğimiz İlkokul’da öğretilen konulardır. Bir yandan yukarıdaki gibi Polonya Cumhuriyeti’nin veya diğer ülkelerin uğraştıkları ve geliştirdikleri şeylere bakıyorum, bir de ülkem olan Türkiye Cumhuriyeti’ne… Bu çocuklara mı üzüleyim, eğitimin içler acısı haline mi üzüleyim, böyle bir devirde ülke olarak içinde bulunduğumuz cahiliye devrine mi üzüleyim bilemedim. Bu çocuklar ile biz nasıl gelişmiş ülkeler seviyesine ismimizi yazdıracağız? Ulu Önderimiz Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyet’i anlayamadığımızı görmek ayrı bir üzüntü; “Türkiye Cumhuriyeti” olarak böyle bir devirde eğitimden, bilimden, sanattan, teknolojiden böylesine kopuk olmak ayrı bir üzüntü! Ben, bu tablo karşısında ciddi anlamda endişe duyuyorum. Peki, ya siz?
Bir sonraki yeni yazımda görüşmek üzere; sevgiler…
Pınar Kaya
* Kaynak 1: http://www.varsoviaconcept.com/
* Kaynak 2: Yazıdaki fotoğraflar, Varsovia Motor Company’nin resmi sitesinden alınmıştır. (The photos were used from official website of Varsovia Motor Company.)