almanyada-yasam-maliyetleri
Yurtdışı Deneyimlerimiz

Biz de Gidenlerdeniz…

Ailemin tek çocuğuyum ve eşimle birlikte bu hayatta kendi kanımdan başka kimsem olmayan Annemi, babamı, ülkemi  geride bırakıp başka bir ülkeye (Polonya’ya) gittik. Ve işte, Biz de Gidenlerdeniz… Bu yolun sonunda belki pişman, belki de mutlu olacağız; ama bunu yaşamadan ve görmeden bilemeyeceğiz. Çünkü kıyıdan ayrılmayı göze alamayan kişi, okyanusu keşfedemezmiş… Biz de kıyıdan ayrılarak okyanusu keşfetmeyi göze alan bir çiftiz. Hayatta kolay olan hiçbir şey yok… Zorlanacağımız noktalar illa ki; olacaktır… Lakin inanıyorum ki; biz birlikte bu zorluğun da üstesinden geleceğiz!

Gitme nedenlerimiz bir tane değil ki…

Bir insanın bu şekilde radikal bir karar alması tabiki kolay değil; ama birçok etken sizi bu kararı almaya mecbur bırakıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği bir genç olmaktan, Türk olmaktan, Cumhuriyet sayesinde bu yerlere geldiğim için gurur duyuyorum; öteki yandan da çok kırgınım, çok gücüme gidiyor bilim insanı olarak değer görememekten, hiçbir şeyden anlamayan ve torpille saçma sapan insanların tepemize gelip hakkımızın yenmesinden…

Ben artık Sanat konuşmak, mesleğim gereği bilim konuşmak istiyorum. Ben bunlardan bahsedince insanların “entel” diye etiketlemesinden bıktım! İnsanların birbirini kıyafetine, fikirlerine, inancına göre etiketlemesinden bıktım! Hayatında hiç kitap okumayan, hiçbir şeyden haberi olmayan, hayatını haybeye yaşayan; ama her şeye bir fikri olan insanların yargılamalarından bıktım! İçimizden biri öldüğü zaman ölülerimizi sizin kin, nefret kusan dilinizden korumaktan; ölülerimizi SİZDEN korumaktan bıktım! İnsanların birbirini dış görünüşüne bakarak “Dinsiz”, “Kafir”, “Müslüman” diye etiketlemelerinden bıktım! Ya, hepimiz Allah’ın yarattığı alt tarafı bir kuluz; kul olmaya çalışıyoruz…

İnsanlardaki bu ayrımcılık, ötekileştirme bıkkınlık verici gerçekten…

Bir silkelenin ya; bir kendinize gelin artık! Biz, hepimiz kimiz ki; bir başka Yaratılan’ı Dinine, ırkına, cinsiyetine, vs göre yargılıyoruz? Peygamber Efendimiz (S.A.V); Yahudi veya Hristiyan inancına mensup insanlar hasta olduğunda veya öldüğünde, hasta ziyaretine veya cenazesine gidermiş; “Çünkü O’nu da Allah yarattı!” diyerek… Bizim dinimiz, böyle bir hoşgörüyü emreder; insanları inancına, mezhebine, cinsiyetine, ırkına, vs göre yargılamayı değil…

Etrafa bakıyorum herkes, bir başka kişinin inancını sorguluyor. Sanki tövbe haşa hepsi Allah… Her ölenin ardından “Dinsiz”, “Cehennemlik”, “Kafir” gibi saçma sapan, cahilce ve insan dışı yorum görmekten bıktım! DİN, SADECE ALLAH İLE KUL ARASINDADIR. HEPİMİZ HESABIMIZI ALLAH’A VERECEKKEN; sizlerin yaptığı bu edepsizlikten bıktım!

Çocuklarımızı, hayvanlarımızı sizin sapıklığınızdan ve her türlü şiddetinizden korumaktan bıktım! Toplum içinde belli bir yaşa gelmiş insanların nasıl oturması, kalkması, konuşması, yürümesi gerektiğini hala bilememesinden bıktım! Toplu taşıma araçlarında erkeklerin alabildiğince bacaklarını açıp oturarak diğer insanları rahatsız etmesinden bıktım! Kendi karısına, kızına, kız kardeşine bakıldığında yeri göğü inleten bazı kendini bilmez şahsiyetlerin bir başkasının eşine, sevgilisine, kızına öküzün trene baktığı gibi bakmasından bıktım!

Zamanı geri çevirme gibi bir sihirli değneğimiz yok maalesef; o yüzden zamanımızı iyi değerlendirmemiz gerekir.

Hangi ara bu kadar İNSAN olduğumuzu unuttuk? Hangi ara bu toplum, bu kadar yozlaştı? Okul öncesi eğitim, acilen yeniden verilmeli bu topluma! Bu Ülke’de anormallikler o kadar hat safhada ki; bunca anormallikler, normal olmuş. Herkes hipnotize olmuş gibi, kimse sesini çıkarmıyor. Az biraz insanca yaşamak hepimizin hakkıyken üstelik…

Hayattaki en kıymetli şey, zaman. Haybeye geçen her zaman; eşimizle, ailemizle, sevdiklerimizle  geçireceğimiz zaman belki, belki de okunmamış kitabın bir sayfası… Bu hayatın bir tekrarı daha yok ve en güzel şekilde yaşamamız gerekirken; bunca saçmalıkların gün yüzüne çıktığı ve normalleştiği bir toplumda yaşamak, kendimize yaptığımız en büyük haksızlık! Ve ben böyle bir ortama çocuk dünyaya getirmeyi düşünmüyorum. İleride doğacak çocuğumun geleceği ve kendi hayatımız, ailem benim için her şeyden çok daha önemli… Kimin ne diyeceği veya ne düşüneceği zerre kadar umrumda değil; çünkü ben, “O ne der? Bu ne düşünür?” diye yaşamıyorum hayatımı, yaşamadım da zaten…

Dinimiz’in ilk emri olan “OKU!” emrini benimseyerek, bize Türkiye Cumhuriyeti’ni miras bırakan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini, söylediği “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz!” cümlesini benimseyerek bu topluma faydalı bir birey olmak için yıllarca okuduk; emek verdik, meslek sahibi olduk, çalıştık, çalışıyoruz… Bir şey üretmek istediğimizde, çalışmalarımıza köstek olan insanlar değil; destek olan insanlar olsun istiyoruz.

Bilime sırtını dönen toplumlar, yerinde saymaya mahkumdur!

21. YY’da – bu teknoloji çağında – ülkemizin eğitim ve bilim ile bir yerlere gelmesi gerekirken – eğitim ve bilim konuşmamız gerekirken – hala daha yok “Sakız Orucu bozar mı?”, yok “Başörtüsü üzerine gözlük takmak caiz mi?”, yok “Annemin dizinden tahrik oluyorum.”, yok “Dondurma yiyenden Ahiret’te davacı olacağım.”, yok “5-6 yaşlarındaki kızlarla evlenilebilir.” gibi saçma sapan ve çağdışı söylemlerle saniyelerimizi boş yere harcamak istemiyoruz… Eğitimin, bilimin, sanatın örselendiği; cahilliğin ve yobazlığın övüldüğü bir toplumda biz sadece boğuluyoruz! Bizim gibi giden, daha önceden gitmiş ve gitme planları yapan bir çok insan var… Kimse demiyor ki; “Bu gençler neden gidiyor?”, “Bu ülkenin, bu gençlere ihtiyacı var!” diye… Şuan kimse fark etmese de veya umursamasa da umarım, bazı şeylerin kıymeti çok geç olmadan anlaşılır…

İleride doğacak çocuğumuza bırakacağımız en güzel hediye, kütüphanem ve O’nun için hazırladığımız bir gelecek olacak… Annem ve babamdan başka geriye dönüp bakmamı gerektiren bir sebebim yok en azından… Yukarıda saydığım sebeplere göz yumarak, sayısız anormalliklerle yozlaştırdığınız bu toplumda mutluluklar dilerim size! Güle güle!!!

Pınar Kaya