Yeni Bir Dil Öğrenmenin Peşinde
Öncelikli olarak, pandeminin, ülkemizde katledilen kadınların ve hayvanların gölgesinde hepinizin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Saygının, sevginin, yardımlaşmanın yeniden yeşereceği; kadınların ölmediği, doğanın katledilmediği, hayvanlara dahi tecavüz edilmediği bayramlara ülkece erişmemiz dileklerimle…
Almanya’ya gelişimizin ilk yılını şu günlerde doldurduk. Yeni bir ülkeye taşındığınızda ilk birkaç ay yerleşmekle, etrafı tanımakla, işi oturtmak, çevreyi öğrenmekle ve oturum süreçleri ile geçer. Sonrasında ise yaşadığınız ülkenin dilini öğrenmek istersiniz. Biz de Almanya’ya geldiğimizde ilk dört ayımız bu süreçlerle geçmişti. Her ne kadar İngilizce ile Almanya’da hayatımızı rahatlıkla idame ettirsek de biran önce Almanca’yı öğrenmeye başlamalıydım.
Yerleşme sürecimizden sonra ilk işim, iyi bir dil kursu araştırmak olmuştu ve uzun araştırmalardan sonra bir kurs bulmuştum nihayetinde. Artık, bir üçüncü dil daha ve yeni şeyler öğrenecektim. Aylardan da Ocak’tı. Bulduğum kurs ile yüz yüze görüşmeye gittim. Başlangıç seviyesi Almanca kursunun iki hafta önce başladığını, yeni seviyenin ne zaman başlayacağının belli olmadığını ve beklemem gerektiğini belirttiler. Bir aya yakın bir süre bekledikten sonra kurstan haber geldi ve Mart Ayında kursun başlayacağını ve kayıt olmak için gelmem gerektiğini belirttiler. Büyük bir heyecanla gittim, kaydımı yaptırdım ve dersin başlamasını bekledim.
Sonra…
Gel gelelim, Mart Ayında koronavirüsünün tüm dünyayı etkisi altına almasıyla beraber Dünya Sağlık Örgütü (WHO) “pandemi” ilân etti ve her ülke önlem almaya, sıkı kurallar koymaya başladı. Almanya’da her yer kapandı. Haliyle, tam kursa başlayacağım derken ve daha ilk derse bile başlamadan kurs kapandı. Her tarafın kapanmasıyla birlikte bir ay sonra, yani Nisan Ayında birçok yerin yeniden açılabileceğine dair tahminlerde bulunuldu. Kurstan gelen bilgiye göre de 22 Nisan 2020’de kursa başlayabileceğimiz söylense de hiçbir şey öyle olmadı tabi… Tahmin edildiği gibi olmadı ve hiçbir yer açılmadı. Nisan oldu, Mayıs; Mayıs oldu, Haziran. Böylesine her şeyin belirsiz olduğu bir sürede insan da ister istemez umutsuzluğa kapılıyor. Tabi, aklınıza hemen online kurslar veya uygulamalar gelebilir. Nitekim; Udemy Academy’den yerleşme sürecimiz tamamlandığından itibaren online kurs satın almış ve uygulamalar üzerinden çalışmaya başlamış olsam ve belirli birtakım şeyleri kendi kendime öğrenmiş olsam da ben, klasik egitimi, yani sınıf öğrenimini seven ve bu konuda daha verimli olan birisiyim. Özellikle de dil konusunda… Online olunca ve zaman konusu da bana bağlı olduğu için bir disiplin sağlayamıyorum. Sınıf eğitiminde diretmem de bu yüzdendir… 🙂
Haziran’da ve aylar sonra birçok yerlerin de açılmaya başlamasıyla birlikte Haziran sonunda kurstan gelen bilgilendirme üzerine 6 Temmuz 2020’de kursa başlanabileceği bilgisi geldi; sonra yeterli sayıya ulaşılamadığı için 6 Temmuz’da başlayacak kursun 20 Temmuz’da ve nihayet başlayacağı bilgisi geldi. Bu kadar beklemeden sonra yeniden heyecan sardı beni. Yeni arkadaşlar, yeni diyaloglar, yeni şeyler öğrenmek, yeni kültürler tanıma fırsatı…
Sonunda Başlıyoruz…
Tarih, 20 Temmuz 2020. 🙂 Heyecanlıyım ve mutluyum. İlk ders… Sınıfta, üç öğrenciyiz. Üçümüz de birbirimizden uzakta, sosyal mesafeye dikkat ederek oturuyor ve temas etmiyoruz. Almanca öğretmenimiz de hepimizden uzakta ve sosyal mesafeye dikkat edecek şekilde ve sıfır temas ile ders anlatıyor. Dersin başlamasından bitişine kadar temiz hava içeri girecek şekilde cam, sonuna kadar açık. Herkesin ağzında maske var; fakat sınıf içerisinde maske takma zorunluluğu yok. Maske takma zorunluluğu daha çok ders arasında, tuvalet gibi ortak kullanım alanlarında. Herkes, çok dikkatli ve tedbirli. Sınıfın kalabalık olmaması ve üç kişi olmamız da bir avantaj; bir nevî özel ders gibi.
Öğretmenin ise yaklaşımı, anlatım tarzı, sabrı, iletişimi ve öğretme biçimi çok güzel. Günlük hayatımızda karşılaştığımız basit diyaloglar üzerinden – örneğin bir cafede kahve alırken, markette hesap öderken gibi – konuşmamızı teşvik ediyor ve de bizleri cesaretlendiriyor. Sürekli olarak konuşmamıza ve böylelikle dil becerilerimizin gelişmesine fırsat tanıyor. Öte yandan dilin grammerini, yapısını da anlatıyor tabi; fakat sadece grammer ile bizi boğmuyor. Bana göre pratik de çok önemli.
Eğitim saatlerimiz; hafta içi her gün, saat 10:00 ile 12:30 arasında altmışar dakikalık iki ders halinde. Dolu dolu bir iki saat… Kursun aylık ödemesi ise 390 Euro. Kitabı siz alıyorsunuz. Kitabın fiyatının 20 ile 29 Euro arasında olduğun söylendi; fakat ben, kargo dahil toplamda 9 Euro ödeyerek kitabı internet üzerinden aldım. Kitap, toplamda 300 sayfadan oluşmakta ve kitabın en arkasında da DVD’si bulunmaktadır (yazının en başında kitabın fotoğrafını görebilirsiniz). Ayrıca, kullanılmış veya ikinci elde değil; tertemiz, sıfır kitap. Göreceli olarak kursun fiyatı da pahalı gelebilir; ama az sayıda öğrenci ile sanki birebirmiş gibi son derece verimli bir eğitim sistemine sahip. Aynı fiyat üzerinden daha fazla öğrenci ile ders yapan kurslar da bulunmakta… Dolayısıyla kurs açısından şanslı olduğumu düşünüyorum.
Neden Almanca Öğreniyorum?
Yukarıda da belirttiğim gibi bu ülkede rahatlıkla İngilizce ile hayatınızı devam ettirebilirsiniz. Türkler de fazla olduğu için hatta Türkçe ile de hayatınızı devam ettirebilirsiniz, hiç Almanca öğrenmeden ki; bu şekilde yaşayan çok insan var. Fakat; burada yaşayan çoğu insan gibi toplumdan asimile yaşayan bireyler olmadığımız ve bu ülkeye de yerleştiğimiz için biran önce kendi diline öğrenmenin benim açımdan yararlı olacağını düşünüyorum. Almanca öğrendikçe kariyerimin de farklı yöne evrileceğine ve daha da geniş kitlelere hitap edebileceğime inanıyorum. Yaşanılan ülkenin yerel dilini öğrenmek, her zaman bir artıdır. O kültürü, toplumu daha da iyi tanımanıza vesile olur. Ayrıca, yeni bir dil öğrenmek de bir kültürdür. Birden fazla yabancı dil bilmenin insanın kişiliğine, zihnine ve ufkuna çok büyük katkı sağlar ve tüm bu saydıklarımı geliştirmeye de yardımcı olur. Nitekim; öğrenmenin de yaşı yoktur ve sizi hep genç tutar. Bir sonraki yazımda yeniden görüşünceye dek, sevgiyle kalın…
Pınar Kaya